🦀 Iklimin Nüfus Ve Yerleşme Üzerindeki Etkilerine Örnek

Ayrıca sağlıklı, yaşam memnuniyeti ve kalitesi yüksek kent vizyonu ile Türkiye’de de hızla artan kanıta dayalı (evidence-based) çalışmalara bir örnek olarak toplum katılımlı bir model çerçevesinde yaşam çevreleri ile yerleşme içi ilişkiler de incelenmektedir. 4. Yerşekillerinin Etkisi. 5. Canlıların ve Bitki Örtüsünün Etkisi. Bu faktörleri inceleyelim. 1. İklimin Etkisi. Toprak oluşumunda etkili olan ana iklim elemanları sıcaklık ve yağıştır. Bu iki faktör fiziksel ve kimyasal çözünmeyi, bitki örtüsünün yetişmesini ve yoğunluğunu, bitki kalıntılarının ayrışarak Bölge nüfus bakımından kalabalık değildir. 2000 nüfus sayımına göre bölgede yaklaşık 9 milyon insan yaşa­maktadır. Bunun % 55 i kentlerde, % 45′i kırsal alanlarda yer almaktadır. Bölgede nüfus yoğunluğu 74 (km2/kişi) tür. Bu değer Türkiye ortalamasının (77 km2/kişi) altındadır. Akdeniz sahil kuşağı ve ovalar Kıyı boyu yerleşmeleri de çizgisel yerleşme özelliğine sahiptir. Dairesel Yerleşmeler: Düz arazi üzerinde kurulan dairesel yerleşmeler, konutların bir meydan etrafında toplandığı yerleşme biçimidir. Genellikle konutlar arasında kalan alan ortaklaşa kullanılır. Ayrıca bu alanda okul, ibadethane, çeşme, idari merkez ve 8 Aralık 2021 1 By testimiz.com. 7.Sınıf Türkiye’nin Nüfusunun Özellikleri. 7. Sınıf Sosyal Bilgiler Türkiye’nin Nüfusunun Özellikleri Testi. Soru 1. Aşağıda verilen şehirlerden hangisi ülkemizde nüfusun iklime bağlı olarak yoğun olduğu şehirlerden birisi değildir? A. 1464 yaş arasındaki kişiler=üretici nüfus (1990 yılında yapılan sayımda bu grup oranı %60) 65 yaş ve üzerindeki kişiler pasif tüketici (1990 yılında yapılan sayımda bu grup oranı %4) NÜFUSUN CİNSİYET YAPISI Ülkemizde kadın ve erkek oranı birbirine yakındır. 2 Beşeri Faktörler. a. Sanayileşme: Bütün Dünya'da olduğu gibi Türkiye'de de, sanayileşmenin arttığı yerlerde nüfus yoğunluğu artmıştır. İstanbul, İzmit, Adapazarı, Bursa, Adana ve İzmir buna örnektir. b. Tarım: Tarımın geliştiği yerler yoğun nüfusludur. Çukurova, Gediz, Bafra ve Çarşamba ovaları çevresi gibi. İNSANLAR, YERLER VE ÇEVRELER: Kazanım: SB.5.3.3. Yaşadığı yer ve çevresindeki doğal özellikler ile beşerî özelliklerin nüfus ve yerleşme üzerindeki etkilerine örnekler verir. Kazanım Açıklaması: Ülkemizin yerleşme açısından yoğun ve seyrek bölgelerini çeşitli özellikleriyle kavrar. Materyal: makas,boya kalemi NÜFUSVE YERLEŞME. Sınırları belli bir alanda yaşayan insan sayısına Nüfus denir. Nüfus, bir ülkenin üretim ve tüketiminin artmasında ayrıca ekonomik gelişmesinde etkili olmaktadır. Nüfus coğrafyasının ilgilendiği başlıca konular şunlardır: Nüfus sayısı. Nüfus artışı. Nüfusun fiziki yapısı. Su2MIjp. Dünya üzerinde nüfusun dağılışı son derece düzensizdir. Şehirlerde bir km2 lik alanda birkaç bin nüfus barınırken çöller, kutuplar ve tundra alanlarında birkaç bin km2 lik alana birkaç İnsan düşmektedir. Nüfus dağılışı kıtalara ve ülkelere göre farklılık dağılışını etkileyen faktörler;Doğal Faktörler İklim Sıcaklık ve yağış nüfusun dağılışını etkileyen en önemli iklim elemanlarıdır. Ilıman iklim bölgelerinde yeterli yağış alan yerler sık nüfusludur. Yağışın çok az ve sıcaklığın yüksek olduğu çöl bölgeleri ve sıcaklığın yıl boyunca sıfır derecenin altında olduğu kutup bölgeleri ile dağlık alanlar nüfuslanmayan yerlerdir. Ülkemizde genel olarak iklim şartlarının elverişli olduğu kıyı bölgelerimiz yoğun karşılık, iklimin soğuk olduğu Doğu Anadolu ve diğer bölgelerimizdeki yüksek sahalar seyrek nüfusludur. Ayrıca Tuz Gölü çevresi ve Konya havzası gibi kurak sahalar da seyrek nüfuslu Nüfusun dağılışı üzerinde yükselti, eğim, bakı ve dağların denize göre uzanışı etkilidir. Yükseltinin fazla olduğu dağlık alanlar yerleşme için elverişli alanlar değildir. Dünya nüfusunun büyük bir kısmı ova ve benzeri düzlük alanlarda yaşamaktadır. Çünkü yüksek dağlık alanlarda iklim şartlarının elverişsiz olması, tarım alanlarının sınırlı olması ve ulaşımın zor olması nedeniyle yerleşme için tercih edilmemektedir Himalayalar gibi. Sadece Ekvatoral Bölgede alçak yerlerde nemlilik ve yağış fazla, bitki örtüsü gür olduğu için yüksek yerler yaklaşık 2000 m civarı yerleşme için alçak yerlere göre daha nüfusun dağılışı yüksek ve engebeli sahalar ile ovalar arasında büyük farklılık oluşturur. Türkiye ortalama yükseltisi fazla olan bir ülkedir. Bu nedenle belli bir yükseltiden sonra sürekli yerleşim yerlerine rastlanmaz. Ülkemizde düz veya az eğimli arazilerde özellikle verimli ovalarda yoğun yerleşme Yarımküre’de yer alan ülkemizde dağların güney yamaçları bakı etkisiyle daha fazla ısındığı için diğer yamaçlara göre daha sık nüfusludur. Ülkemizde dağ sıraları genellikle doğu-batı doğrultusunda uzanır. Karadeniz ve Akdeniz’de kıyıya paralel uzanan dağlar denizel etkinin iç kesimlere girmesini engellediği için iç kesimler daha az yağış alır ve iç kesimlerle kıyı arasındaki ulaşım zor şartlarda gerçekleşir. Bundan dolayı kıyı bölgeler iç kesimlere göre daha yoğun nüfusludur. Su Kaynakları İçme ve kullanma suyunun temini, tarımda ve sanayide suya ihtiyaç duyulması nedeniyle bir çok yerleşim birimi genellikle su kaynaklarının yakınında kurulmuştur. Afrika Kıtasında Nil nehri, Asya’da Ganj, İndus nehirlerinin havzaları nüfus ve yerleşmelerin yoğun olduğu ilk yerleşime açılan sahaların Fırat ve Dicle nehirleri arasındaki yerler ile Göller yöresi ve çevresi olması da bu duruma bir örnektir. Adana Seyhan, Ardahan Kura, Amasya Yeşilırmak, Eskişehir Porsuk, Hatay Asi ve Edirne Tunca gibi şehirler akarsu kenarında deniz ulaşımı, turizm ve balıkçılığın etkisiyle bir çok kentimiz deniz kenarında kurulmuştur. Trabzon, istanbul, İzmir, Antalya gibiToprak Özellikleri Ülkemizde elverişli iklim şartlarına sahip verimli toprakların bulunduğu sahalar yoğun nüfusludur. Kıyı kesimlerdeki Çukurova, Silifke Ovası, Bakırçay, Gediz, Büyük Menderes, Küçük Menderes, Sakarya, Çarşamba ve Bafra Ovaları ile İç kesimlerdeki Kayseri, Eskişehir, Erzurum, Balıkesir Ovaları gibi verimli tarım alanları yoğun nüfuslu iken, tarıma elverişsiz toprakların bulunduğu Taşeli Platosu, Tuz Gölü çevresi gibi yerler seyrek Örtüsü Bitki örtüsünün gür olduğu yerler tarla açma ve yerleşme için elverişli olmadığı için bu yerlerde nüfus seyrektir. Ancak ormanlardan hem inşaat malzemesi ve yakacak temininde hem de sanayide yararlanılması nedeniyle ormanların yakınında çok sayıda kır yerleşmesi FaktörlerTarihi Nedenler Ülkemiz coğrafi konumu nedeniyle tarihi çağlar boyunca yerleşime sahne olmuştur. Günümüzdeki birçok şehir ve kasaba eski bir tarihi geçmişe sahiptir. Bu yerleşmelerin bir çoğu önemini kaybetmeden günümüze kadar büyüyerek gelmişlerdir. Örneğin İstanbul, Bursa, Edirne gibi şehirlerde yerleşmeler çok eskiye Ticaret ve Yeraltı Kaynakları Ülkemizde bazı yerleşim alanlarının gelişmesinde sanayi ve yer altı kaynakları etkili olmuştur. İskenderun, Karabük ve Karadeniz Ereğlisi’ndeki demir-çelik fabrikaları buraların gelişmesinde etkili olurken, Zonguldak’ın taşkömürü, Batman’ın ise petrol çıkarımı sayesinde nüfusları hızla artmıştır. İstanbul, İzmir, Bursa, Gaziantep, Adana gibi şehirler sanayi üretiminin fazla olması nedeniyle aynı zamanda ticaret merkezleri Günümüzde bir çok yerleşmenin gelişip büyümesinde elverişli ulaşım imkanlarına sahip olması etkili olmuştur. Ulaşım ticari faaliyetlerin gelişmesinde önemli bir faktördür. Kara, demir, hava ve deniz ulaşımına sahip olan kıyı yerleşmeleri gelişerek zamanla büyük kentlere dönüşmüşlerdir. İstanbul, İzmir ve Samsun Tarımın yoğun olarak yapıldığı verimli ovalar nüfusun sık olduğu Söke, İnegöl, Rize, Bilecik, Nevşehir ve Amasya gibi küçük ve orta büyüklükteki şehirlerin çoğu tarım şehri Özellikle Marmara, Ege ve Akdeniz bölgelerinin kıyı kesimleri başta olmak üzere bir çok yerleşim alanı turizm faaliyetlerine bağlı olarak gelişmiş ve nüfus yoğunluğu artmıştır. Bodrum, Marmaris, Kuşadası ve Antalya gibi.Hakkari, Ardahan ve Kars illeri iklimin elverişsiz olması yerşekillerinin engebeli olması, tarım alanlarının yetersiz olması, ulaşım ve sanayinin gelişmemiş olması gibi nedenlerle seyrek nüfusludur. Muğla’da iklim elverişli olmasına rağmen yerşekillerinin engebeli olması, tarım alanlarının sınırlı olması, sanayinin fazla gelişmemesi nüfuslanmayı olumsuz yönde etkilemiştir. Ancak Muğla’nın kıyı kesimlerinde turizme bağlı olarak nüfus yoğunluğu artmıştır. Tuz Gölü çevresi yerşekilleri bakımından elverişli olmasına rağmen iklimin elverişsiz olması özellikle yağışın az olması ve toprakların tuzlu olması nedeniyle tarımsal faaliyetler sınırlıdır. Bu yüzden seyrek nüfusludur. İstanbul, Bursa ve İzmir illeri iklimin elverişli olması, sanayi, ulaşım, turizm ve ticaretin gelişmiş olması nedeniyle yoğun nüfusludur. Nüfus, belirli bir alanda, belirli bir zamanda yaşayan insan topluluğudur. Ülkemizde nüfus sayımlarını Türkiye İstatistik Kurumu TÜİK yapmaktadır. İlk düzenli nüfus sayımı 1927, ikincisi 1935 yılın­da yapılmıştır. Daha sonra 1990 yılına kadar her 5 yılda nüfus sayımı yapılmıştır. 1990 yılından sonra her 10 yıl­da bir yapılmasına karar verilmesine rağmen, bazı ihtiyaçlardan dolayı 1997 yılında nüfus sayımı yapılmıştır. En son yapılan nüfus sayımı ise, 2000 yılındadır. Nüfus sayımları ülkemizdeki insan sayısının bilinmesi ve ona göre bazı planlamaların yapılması için önemlidir. NÜFUSUN DAĞILIŞINI ETKİLEYEN FAKTÖRLER Türkiye’de nüfusun farklı dağılışında etkili olan faktörler şunlardır 1. Fiziki Faktörler a. İklim özellikleri Ülkemizde nüfusun yoğun ol­duğu yerlerin, genelde kıyı bölgeler olmasında ılı­man iklimin büyük etkisi vardır. Kurak ve kışları aşırı soğuk geçen yerlerde nüfus fazla yoğun de­ğildir. b. Yer şekilleri Ülkemizde yüksek ve engebeli yerlerde nüfus azdır. Doğu Anadolu Bölgesi, Taşe-li platosu, Menteşe yöresi gibi yerler bunlara örnek verilebilir. c. Toprak özellikleri Verimli toprakların bulundu­ğu alanlar Çukurova, Gediz, B. Menderes nüfus­ça kalabalık iken, Tuz Gölü çevresi gibi yerlerde verimsiz topraklar bulunduğundan nüfus çok azdır. 2. Beşeri Faktörler a. Sanayileşme Bütün Dünya’da olduğu gibi Tür­kiye’de de, sanayileşmenin arttığı yerlerde nüfus yoğunluğu artmıştır, İstanbul, İzmit, Adapazarı, Bursa, Adana ve İzmir buna örnektir. b. Tarım Tarımın geliştiği yerler yoğun nüfuslu­dur. Çukurova, Gediz, Bafra ve Çarşamba ovaları çevresi gibi. c. Yeraltı kaynakları Madenlerin veya enerji kay­naklarının işletilmesinde yoğun nüfusa ihtiyaç ol­duğundan, bu alanlarda da nüfus fazladır. Zongul­dak, Soma, Elbistan buna örnektir. d. Turizm Ülkemizde, Ege ve Akdeniz kıyılarında­ki merkezlerde turizmden dolayı nüfus yoğunlaş­mıştır. e. Ulaşım Ulaşım yolları kavşağında bulunan ille­rimizin nüfusu artmıştır. Eskişehir, Ankara, Kayse­ri, İstanbul gibi illerin gelişmesinde, ulaşım yolları üzerinde bulunmaları da etkili olmuştur. Nüfus dağılışında; su kaynakları, toprağın verimi, yeraltı zenginlikleri, göçler vb. birçok doğal ve toplumsal faktörlerde etkilidir. Bir yerdeki toplam nüfusun o yerin yüzölçümüne bölünmesiyle elde edilen nüfus miktarına “nüfus yoğunluğu” denir. Yoğun Nüfuslu Yerler • Doğu Karadeniz kıyıları • Marmara Deniz kıyıları • Ege Bölgesi’nin kıyıları ile iç kesimlere uzanan ovalar • Antalya körfezi • Çukurova Seyrek Nüfuslu Yerler • Yıldız Dağları • Karadeniz Bölgesi’nin dağlık alanları • Menteşe Yöresi • Taşeli Platosu • Teke Yarımadası • Tuz Gölü çevresi Uyarı Genel olarak yağışlı yörelerimiz yoğun nüfusludur. Ancak Menteşe, Yıldız, Teke ve Taşeli yö­releri dağlık olduğu için seyrek nüfusludur. NÜFUS ARTIŞI Doğum oranı ile ölüm oranı arasındaki fark nüfus artışını gösterir. Bir ülkede doğum oranı fazla, ölüm oranı az ise nüfus artışı meydana gelir. Ölüm oranı doğum oranından fazla olursa, nüfusta azal­ma meydana gelir. Genellikle az gelişmiş ülkelerde nüfus artış hızı fazla, gelişmiş ülkelerde ise nüfus artış hızı azdır. • Nüfus artış hızı kalkınma hızından yüksek ise ülkenin gelişimi yavaşlar veya geriler. • Nüfus artış hızı kalkınma hızından düşük ise ülkenin gelişimi artar. Nüfus artışının olumlu sonuçları olduğu gibi olumsuz sonuçları da olabilmektedir. a. Nüfus artışının olumlu sonuçları • Üretim artar. • Vergi gelirleri artar. • Mal ve hizmetlere talep artar. • Yeni endüstri dalları doğar. • İşçi ücretleri ucuzlar. • ihracatta rekabet kolaylaşır. b. Nüfus artışının olumsuz sonuçları • işsizlik artar. • Kalkınma hızı düşer. • Kişi başına düşen milli gelir azalır. • Tasarruflar azalır. • Tüketim artar. • iç ve dış göçler artar. • İnsanların temel ihtiyaçlarının karşılaması zorlaşır. • ihracat azalır. • Demografik nüfusa bağlı yatırımlar artar • Çevre kirlenmesi artar. • Belediye hizmetleri zorlaşır. Nüfusumuzun sayım yıllarına göre artış grafiği 1927 – 2000 yılları arasında ülkemiz nüfusundaki değişiklik • Nüfusumuz hızlı bir şekilde artmaktadır. • Erkek nüfus kadın nüfustan daha fazladır. • Nüfusun eğitim düzeyi giderek yükselmektedir. • Ortalama yaşam süresi giderek artmaktadır. • Kentsel nüfus giderek artmaktadır. • İç ve dış göçler giderek yoğunlaşmaktadır. • 1927 – 2000 yılları arasında nüfusumuz yaklaşık 5 kat artarak 13,6 milyon­dan 67,8 milyona ulaşmıştır. Nüfus artış hızımızın zaman içindeki değişim grafiği 1927 – 2000 yılları arasında ülkemiz nüfus artış hızındaki değişiklik • En düşük nüfus artışı 1945 yılında olmuştur. II. Dünya Savaşı tehlikesi ne­deniyle erkek nüfusun askere alınması. • Nüfus artış hızı en fazla 1955 – 1960 yılları arasında olmuştur. • Nüfus artış hızı %0 binde 10′un altına düşmemiş ve %0 29′u geçmemiştir. • 1985 yılından sonra nüfus artış hızımız azalmaktadır. Uyarı Nüfus artış hızının düşmesiyle nüfus miktarımız azalmaz. NÜFUSUN YAPISI Nüfus sayımları sonucunda, nüfusun yapısal özelliklen tespit edilir. Bunlar; nüfusun yaş yapısı, eğitim durumu, nüfusun cinsiyet yapısı, çalışan nüfus oranı, kır ve şehirde yaşayan nüfus oranıdır. Nüfusun Yaş Gruplarına Dağılımı Yaş grupları nüfusun genel yapısı ve doğurganlık oranı hak­kında bilgi sahibi olmamızı sağlar. Ayrıca iş, eğitim, sağlık vb. ihtiyaçların belirlenmesinde ve gelece­ğe yönelik planlamanın yapılmasında önemli rol oynar. Bilgi Kutucuğu • Nüfusun en önemli özelliği genç nüfusun çok olmasıdır. • 0-25 yaş grubu toplam nüfusun yaklaşık yarısını oluşturur. Nüfusun Cinsiyete Göre Dağıtımı Nüfusun cinsiyet durumu bir ülkedeki kadın ve erkek nüfusu ifade eder. Bir şehirde kadın ve erkek nüfus arasındaki farkı; sanayi, askeri birlik, şehrin göç alıp vermesi gibi faktörler etkiler. Sanayi, ulaşım ve ticaretin geliştiği göç alan şehirlerde genel olarak erkek nüfus fazladır. Göç ve­ren kırsal yörelerde ise genel olarak kadın nüfus fazladır. Nüfusun Eğitim Durumu 1927 yılında nüfusumuzun % 11′ i okur – yazarken 2000′de bu oran % 90′a yaklaşmıştır. Okur – yazar olmayan nüfusun % 70′ten fazlasını kadınlar oluşturmaktadır. Bilgi Kutucuğu • Okur – yazarlık oranının arttığı toplumlarda gelir düzeyi artmıştır. • Okur – yazarlık oranı artan toplumlarda tarımsal üretim artmıştır. • Okur – yazarlık oranı artan toplumlarda çevre duyarlılığı artmıştır. Eğitim ve öğrenim hakkı, Anayasada güvence altına alınmıştır. Madde 42 Kimse eğitim ve öğrenim hakkından yoksun bırakılamaz. Eğitim ve öğretim, Atatürk ilkeleri ve inkılapları doğrultusunda, çağdaş bilim ve eğitim esaslarına göre, Devletin gözetim ve denetimi altında yapılır. İlköğretim, kız ve erkek bütün vatandaşlar için zorunludur ve Devlet okullarında parasızdır. Devlet, maddi imkanlardar yoksun başarılı öğrencilerin, öğrenimlerini sürdürebilmeleri amacı ile burslar ve başka yollarla gerekli yardımları yapar. Devlet, durumları sebebiyle özel eğitime ihtiyacı olanları topluma yararlı kılacak tedbirleri alır. Ülkemizde Çalışan Nüfus Çalışma çağındaki nüfus dilim içinde bulunan ve belirli bir işi olan nüfusa “çalışan nüfus” veya “aktif nüfus” denir. Çalışma çağındaki nüfus dilimi içerisine girdiği halde işi olmayan nüfusa da “işsiz nüfus” adı verilmektedir. 15-64 yaşları arasındaki nüfus çalışma çağındaki nüfus olarak kabul edilir. Çalışma hakkı Anayasa ile güvence altına alınmıştır. Madde 49 “Çalışma herkesin hakkı ve ödevidir. Devlet, çalışanların hayat seviyesini yükselt­mek, çalışma hayatını geliştirmek için çalışanları ve işsizleri korumak, çalışmayı desteklemek, iş­sizliği önlemeye elverişli ekonomik bir ortam yaratmak ve çalışma barışını sağlamak için gerekli tedbirleri alır.” Ülkemizin Kır ve Kent Nüfusu Nüfusu altında bulunan yerleşmelerde yaşayan nüfusa “kırsal nüfus” denir. Kırsal nüfusun geçimi önemli ölçüde tarıma ve hayvancılığa dayanmak­tadır. 1927′de ülkemiz nüfusunun yaklaşık % 84′ü kır, % 16′sı şehir yerleşmelerinde yaşıyordu. Kır­sal alanlardan şehirlere yapılan göçler nedeniyle günümüzde şehir nüfusu kır nüfusundan fazladır. NÜFUS HAREKETLERİ GÖÇLER İnsanların, doğdukları yerden başka yerlere geçici ya da sürekli olmak üzere taşınmasına göç denir. Göçler ikiye ayrılır. A. İÇ GÖÇLER Ülke içerisinde, nüfusun yer değiştirmesine iç göç denir, iç göçlerle bir ülkenin toplam nüfusunda de­ğişme olmaz. Sadece, bölgelerin ve illerin nüfusun­da artma ya da azalma meydana gelir. İç göçler, sürekli ve mevsimlik göçler olmak üze­re ikiye ayrılır. 1. Sürekli İç Göçler Ülke içerisinde yer değiştiren insanların, göç ettik­leri yerlere yerleşmesiyle gerçekleşir. Türkiye’de, Cumhuriyetin başlangıcından günümü­ze kadar, özellikle kırsal alanlardan kentlere doğru hızlı bir göç olayı görülmektedir. İç göçün nedenleri • Kırsal alanlardaki hızlı nüfus artışı • Miras yoluyla tarım alanlarının daralması ve ai­lelerin geçimini karşılamaması • Tarım alanlarının yetersiz gelmesi ve erozyonun artmasıyla toprağın verimsiz hale gelmesi • Tarımda makineleşmenin artması ve buna bağlı olarak tarımsal işgücünün azalması • Kırsal kesimde iş imkânlarının sınırlı olması • Ekonomik istikrarsızlık ve sosyal problemler • Eğitim ve sağlık hizmetlerinin yetersizliği • İklim ve yer şekillerinin olumsuz etkileri • Kentlerde sanayinin gelişmiş olmasından dola­yı iş imkânlarının fazlalığı • Kentlerde eğitim ve sağlık hizmetlerinin yaygın­lığı Türkiye’de iç göç, kırsal kesimde nüfusun art­ması ve kentlerde sanayileşmeye bağlı olarak, iş bulma imkânlarının gelişmesiyle artış göster­miştir. Dolayısıyla iç göçteki en büyük etken ekonomik sıkıntılardır. İç göçlerin sonuçları • Ülke genelinde nüfusun dağılışında dengesizlik görülür. • Yatırımlar dengesiz dağılır. • Kırsal kesim yatırımlarında verimsizlik meyda­na gelir. • Düzensiz kentleşme görülür. • Sanayi tesisleri kent içinde kalır. • Kentlerde konut sıkıntısı çekilir. • Kent nüfusunda aşırı artış meydana gelir. • Alt yapı hizmetlerinde yol, su, elektrik yetersiz­lik görülür. • Kentlerde işsiz insanların oranı artar. 2. Mevsimlik İç Göçler Kırsal kesimdeki bazı ailelerin büyük şehirlere, ta­rımın yoğun olarak yapıldığı yerlere, yaz turizmi­nin geliştiği yerlere bir müddet çalışmak üzere göç etmeleri ile gerçekleşir. Yaylaya çıkma olayı da mevsimlik göçler içerisinde yer alır. Mevsimlik göçlerle Adana, Mersin, Hatay, Aydın, Muğla, Antalya gibi merkezlerde, yaz ile kış mevsimleri arasındaki nüfus miktarlarında önemli değişmeler olmaktadır. B. DIŞ GÖÇLER Bir ülkeden diğer bir ülkeye yapılan göçlere dış göç denir. Dış göçlerin başlıca nedenleri • Ekonomik nedenlerle çalışmaya gidilmesi • Tabii afetler • Savaşlar • Etnik nedenler • Sınırların değişmesi • Uluslararası anlaşmalarla sağlanan nüfus değişimi Dış göçlerin sonuçları • Göç eden ülkede nüfus artar, göç veren ülkede ise azalır. • Ülkeler arasında ekonomik ilişkiler gelişir. • Ülkeler arası kültürel ilişkiler gelişir. Dış göçler ve Türkiye Ülkemize 1923 – 1989 yılları arasında çoğu Balkan ülkelerinden olmak üzere 2,2 milyon göç olmuştur. 1950′den sonra, başta Almanya olmak üzere yurt dışına işçi gitmeye başlamıştır. Bugün Fransa, Belçika, Hollanda, İngiltere, İsveç, ABD, Avust­ralya, Libya, S. Arabistan, Kuveyt ve Orta Asya ülkelerinde işçilerimiz bulunmaktadır. Türkiye’den yurt dışına göç sonucunda; • Ülkemize giren işçi dövizi artmıştır. • Ülke turizminin gelişmesini sağlamıştır. • Artan nüfusun işsizlik sorununa kısmen çözüm bulunmuştur. En fazla göç veren İller Mardin, Siirt, Muş, Ağrı, Hakkâri, Bingöl, Kars, Erzincan, Tunceli, Gümüşhane, Bayburt, Giresun, Artvin, Rize, Trabzon, Sivas, Yozgat, Çankırı, Sinop, Kastamonu En fazla göç alan iller İstanbul, İzmit, Bursa, Adapazarı, İzmir, Antalya, Adana, Mersin, Ankara, Gazi­antep, Aydın, Denizli Yerleşme ve seyahat hürriyeti Anayasa ile güvence altına alınmıştır. Madde 23 “Herkes, yerleşme ve seyahat özgürlüğüne sahiptir.” * Yerleşme hürriyeti, suç işlenmesini önlemek, sosyal ve ekonomik gelişmeyi sağlamak, sağlık­lı ve düzenli kentleşmeyi gerçekleştirmek ve kamu mallarını korumak amacıyla sınırlandırıla­bilir. * Seyahat hürriyeti, suç soruşturma ve kovuşturması sebebiyle ve suç işlemesini önlemek amaçlarıyla kanunla sınırlandırılabilir. * Vatandaşın yurt dışına çıkma hürriyeti, ülkenin ekonomik durumu, vatandaşlık ödevi ya da ce­za soruşturması veya kovuşturması sebebiyle sınırlanabilir. * Vatandaş sınır dışı edilemez ve yurda girme hakkından yoksun bırakılamaz. Ülkemizdeki doktor, mühendis, iktisatçı, vb. mesleklerden çok sayıda bilim insanımız Avrupa ve ABD başta olmak üzere yabancı ülkelere gitmektedir. Kariyer sahibi kişilerin başka ülkelere gitmesi­ne “beyin göçü” denir. Beyin göçünün başlıca nedenleri şunlardır * Sanayileşmiş ülkeler, nitelikli iş gücünü ülkelerine çekmek için onlara yüksek ücret ödemek­tedir. * Gelişmiş ülkelerde çalışma koşulları kolaydır. * Göç gönderen ülkelerde, sanayi ve ticaretin yeterince gelişmemesi sonucu nitelikli iş gücünün kendine uygun iş bulmakta zorlanması Ülkemizden yurt dışına gitmiş beyin cerrahları, kalp cerrahları ve astrofizikçiler gibi bilim dalların­da uzmanlaşmış kişiler bugün dünyaca ünlüdürler. Türkiye’de doğal ve beşerî koşullar yönünden yöreler arasında önemli farklılıklar vardır. Ülkemizde yerleşmeye çok elverişli alanlar bulunduğu gibi elverişli olmayan yerler de bulunmaktadır. Bu nedenle nüfus yoğunluğu bakımından iller arasında farklılıklar dağılışını etkileyen doğal faktörlerin başlıcaları iklim, yer şekilleri ve su Anadolu Bölgesi’nin seyrek nüfuslu olmasının nedenlerinden biri, kışların uzun ve soğuk Gölü çevresi ile Güneydoğu Anadolu’nun bazı yerlerinde nüfusun seyrek oluşunun nedeni iklimin kurak ve yüksek yerler, yerleşmeye ve tarıma elverişli değildir. Bu nedenle dağlar ve engebeli arazilerde nüfus azdır. Örneğin; Yıldız dağları çevresi Kırklareli, Çanakkale yöresi, Menteşe Muğla yöresi, Teke yarımadası ve Taşeli platosu, Sinop ve Kastamonu çevresi, Hakkari yöresi, Doğu Karadeniz dağlık bölgesi Artvin vb.Nüfus dağılışını etkileyen etmenlerden biri de su kaynaklarıdır. Yerleşim birimlerinin önemli bir kısmı, su kaynaklarına yakın yerlerde kurulmuştur. Ayrıca kırsal kesimdeki toplu yerleşmeler daha çok suyun etrafında dağılışında beşerî faktörler de etkili olmuştur. Sanayileşme, tarım, madencilik, ulaşım ve turizm nüfus dağılışını etkileyen beşerî etmenlerin nüfus dağılışında etkili olan en önemli beşerî etmen sanayileşmedir. Nüfusumuzun önemli bir kısmı, sanayi merkezlerinde toplanmıştır. Örneğin önemli sanayi merkezleri olan İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa, Adana nüfusu fazla olan nüfus dağılışında tarım koşullarının etkisi fazladır. Tarıma elverişli olan ovalar, ülkemizin sık nüfuslu yerlerindendir. Örneğin Adana ve Tarsus’un sık nüfuslanmasında bu alanların tarıma elverişli olmasının etkisi nüfus dağılışını etkileyen faktörlerden biri de madenciliktir. Maden çıkarılan ve işletilen yerlerde nüfus fazladır. İskenderun, Batman, Zonguldak, Ereğli ve Karabük gibi kentlerin büyümesindeki en önemli etmen, bu merkezlerde madencilik sektörünün gelişmiş ulaşım yollarına yakın yerlerde bulunan yerleşim birimlerinde de nüfus fazladır. Erzurum, Kayseri ve Gaziantep gibi kentlerin gelişmesinde, bu yerleşim yerlerinin işlek yolların kavşağında bulunması etkili de nüfus yoğunluğunu etkileyen faktörlerdendir. Özellikle deniz turizmine elverişli olan Ege ve Akdeniz’in kıyı kesimlerinde, yaz döneminde nüfus yoğunluğu önemli ölçüde artmaktadır. Örneğin Muğla çevresi seyrek nüfusludur. Ancak bu ilimizde, turizmden dolayı yaz döneminde nüfus önemli ölçüde artmaktadır. Ayrıca Antalya, İzmir, Aydın çevresi de yazın turizm nedeniyle yoğun nüfus Nüfusun DağılışıTürkiye’de kıyı ile iç kesimler arasında nüfus dağılışı açısından belirgin farklılıklar görülmektedir. Türkiye nüfusunun büyük bir kısmı, kıyı kesimlerindeki verimli topraklarda ve sanayi kuruluşlarının yoğunlaştığı merkezlerde toplanmıştır. Örneğin Çukurova, Büyük Menderes, Bafra ve Antalya ovaları gibi tarım açısından verimli yerler, nüfusu fazla olan alanlardandır. İç kesimlerde de verimli ovalar, vadi tabanları ve akarsu boyları, nüfusun fazla olduğu yerlerdendir. İstanbul ve İzmit gibi merkezlerde nüfus yoğunluğunun fazla olmasının en önemli nedeni ise bu merkezlerde sanayinin gelişmiş kıyı şeridi, nüfus yoğunluğunun fazla olduğu yerlerdendir. Doğu Karadeniz’in kıyı şeridi ile iç kesimleri arasında nüfus yoğunluğu bakımından önemli farklar vardır. İklim koşullarının elverişli olması, nüfusun daha çok kıyılarda toplanmasını sağlamıştır. Karasal iklimin etkili olduğu iç kesimlerde ve dağlık alanlarda nüfus yoğunluğu azdır. Buna karşın Orta Karadeniz’de Samsun’da nüfus yoğunluğu fazladır. Batı Karadeniz’de sık nüfuslu yerler sanayi ve madenciliğin gelişmiş olduğu Zonguldak, Ereğli ve Karabük çevresidir. Bolu ve Düzce gibi tarıma elverişli yerler de Batı Karadeniz’de nüfusun sık olduğu Bölgesi, nüfus yoğunluğu en fazla olan yerdir. Özellikle Çatalca-Kocaeli, Türkiye’nin sık nüfuslu alanıdır. Bu kesimde nüfusun fazla olmasının nedenleri sanayi, ticaret, ulaşım ve tarımın gelişmiş olmasıdır. Yıldız Dağları, Gelibolu ve Biga yarımadaları, Marmara’nın seyrek nüfuslu kıyı ovalarında nüfus fazladır. İklim ve tarım koşulları elverişli olan verimli ovalarda nüfus yoğunluğu Türkiye ortalamasının üzerindedir. İzmir, Aydın ve Manisa nüfusu fazla olan illerdir. İç Batı Anadolu ile Menteşe dağlık yöresi, seyrek nüfusludur. Akdeniz’in yoğun nüfuslu yerleri Çukurova, Amik ve Antalya ovalarıdır. İklim koşulları yerleşmeye elverişli olduğu hâlde dağlık alanların geniş yer kaplaması, Akdeniz’de nüfusun az olmasına neden olmuştur. Teke ve Taşeli platoları, Türkiye’nin seyrek nüfuslu Anadolu’da nüfus dağılışı, diğer yerlere göre farklılık gösterir. Yükseltisi fazla olan yerlerde Türkiye genelinde nüfus az iken Güneydoğu Anadolu’da fazladır. Bunun nedeni Güneydoğu Toroslar’ın daha çok yağış almasıdır. Sanayinin gelişmiş olduğu Gaziantep çevresi de sık nüfuslu yerlerdendir. Karacadağ’dan Suriye sınırına kadar olan kurak alanlar, Türkiye’nin seyrek nüfuslu Anadolu, nüfusu en az olan yerdir. Yükseltinin fazla oluşu, karasallık ve dağlık alanların geniş yer kaplaması, Doğu Anadolu’nun seyrek nüfuslu oluşunun başlıca nedenleridir. Burada nüfusun büyük bir kısmı, tarıma elverişli olan alçak ovalarda toplanmıştır. Doğu Anadolu’nun batı kesiminde Malatya çevresi, nüfusun fazla olduğu Anadolu’nun önemli bir kısmı, seyrek nüfusludur. Tuz Gölü çevresi, Obruk, Cihanbeyli, Haymana ve Bozok platoları ile Konya Ovası seyrek nüfuslu yerlerdendir. Buradaki nüfusun önemli bir kısmı, daha fazla yağış alan kuzey kesimlerde toplanmıştır. Ankara, Eskişehir, Konya ve Kayseri, İç Anadolu’da nüfusu fazla olan illerdir. 1. Doğal afetlerin toplum hayatı üzerine etkilerini örneklerle açıklar. 2. Haritalar üzerinde yaşadığı yer ve çevresinin yeryüzü şekillerini genel olarak açıklar. 3. Yaşadığı çevrede görülen iklimin, insan faaliyetlerine etkisini, günlük yaşantısından örnekler vererek açıklar. 4. Yaşadığı yer ve çevresindeki doğal özellikler ile beşerî özelliklerin nüfus ve yerleşme üzerindeki etkilerine örnekler verir.

iklimin nüfus ve yerleşme üzerindeki etkilerine örnek