🕛 Canlıların Sınıflandırılması Ile Ilgili Poster
CanlılarınÇeşitliliği ve Sınıflandırılması Canlıların Sınıflandırılması : Canlıların belirli Özellikleri göz önüne alınarak yapılan gruplandırmaya sınıflandırma veya biyosistematik denir. Sınıflandırmayı inceleyen bilim dalına sistematik ( Taksonomi) denir. Sınıflandırma ikiye ayrılır: 1) Ampirik (yapay = suni) sınıflandırma : Canlıları dış
Canlıların sınıflandırılmasında kullanılan ölçüt ve yaklaşımlar ile ilgili olarak sitedeki ödev isteme bölümüne serkan tarafından istenmiştir. Canlıların sınıflandırılmasında kullanılan ölçüm ve yaklaşımlar nelerdir bu başlık altından bu sorunun cevabını bulabilirsiniz.
Güncelleme 25.03.2016. 5. Sınıf Fen Bilimleri dersi Canlılar Dünyasını Gezelim Tanıyalım ile ilgili afiş, poster ve kavram haritaları gibi görselleri aşağıdan görüntüleyebileceğiniz gibi bilgisayarınıza indirerek de kullanabilirsiniz. Canlıların Sınıflandırılması Şeması. Protozoa.
Aşağıda canlıların sınıflandırılması ile ilgili sorular ve cevapları kısaca olarak ele alacağız. Canlıların sınıflandırılması, hücre boyutunda başlar ve organizma özelliklerine kadar çeşitli olarak dallara ayrılarak devam eder. Canlıların sınıflandırılması bilimsel olarak canlıların hayatının incelenmesi ve türlerin belirlenmesinde etkili olmaktadır
2010dan sonra ygs ve lysde çıkan Canlıların Sınıflandırılması Soruları
CanlılarınSınıflandırılması Konu Anlatımı. Canlıların benzer özellik gösterenleri gruplamak, elde edilen bilgiyi o grubun Doğal sınıflandırma yapılırken canlıların homolog yapıları göz önünde. CANLILARIN SINIFLANDIRILMASI. Yeryüzünde 2.000.000 un üzerinde canlı yaşamaktadır ve bunlardan yalnızca %15-20 si
f6D2aPE. Panthera pardus leoparCanlıları kategorize etmek için sınıflandırma birimleri kullanılmaktadır. Günümüzde çok sayıda sistematikçi, canlıların sınıflandırılmasında birbirine benzeyen hiyerarşik sınıflandırma birimlerini birimlerin canlıları sınıflandırmada kullanılması Linnaeus’un çalışmaları ile başlamıştır. Doğal sınıflandırmanın temel birimi tanımları olmasına rağmen günümüzde kabul edilen tür kavramı şu şekildedir Ortak bir atadan gelen, yapı ve görev bakımından benzerlik gösteren, doğal koşullar altında birbiriyle çiftleştiğinde verimli döller meydana getiren bireylerin oluşturduğu canlıları hiyerarşik bir sistemle sınıflandırma yoluna gitmiştir. Linnaeus’un sınıflandırma sistemi Âlem, sınıf, takım, cins ve tür olmak üzere farklı birimleri içermektedir. Şube ve familya birimleri Linnaeus’tan sonra bu sisteme eklenmiştir. Bu hiyerarşide her alt grup takson, bir alt seviyede bulunan bir ya da daha fazla grubu içeren kollektif birim olarak kabul gülü ve ev kedisinin hiyerarşik sınıflandırma basamaklarıBuna göre; türden âleme ve âlemden türe doğru gidildikçe çeşitli kavramlarda ne gibi değişiklikler olduğu aşağıda belirtilmiştirTürden âleme ve âlemden türeTaksonomi bilimi, aynı cinse ait olan farklı türlerin daha yakın akraba olduğunu söylemektedir. Benzer şekilde aynı familyaya ait olan cinslerin de daha yakın akraba olduğunu belirtmektedir. Örneğin çam cinsine ait kara çam ve fıstık çamı türleri birbiri ile yakın akrabadır. Hayvanlar âleminden Felis cinsine ait kaplan ve jaguar türleri de yakın her türe iki kelimeden oluşan Latince bir isim vererek binomial adlandırma ikili adlandırma yöntemini geliştirmiştir. İlk isim büyük harfle başlar ve cins genus adını temsil eder. İkinci isim ise tanımlayıcı niteliktedir. Her iki isim birlikte tür adını pardus leoparÖrneğin Panthera pardus, leopar olarak bilinen yırtıcı bir hayvanın Latince bilimsel ismidir. Burada Panthera kelimesi, bu canlının içinde bulunduğu cinsi ifade eder ve ilk harfi büyük yazılır; pardus ise tamamlayıcıdır ve ilk harfi küçük yazılır. Bir canlının Latince bilimsel tür adı bilgisayarda mutlaka italik olacak şekilde yazılmalıdır. Canlıların isimlendirilmesinde Latincenin kullanılması ise bilim dünyasında bir dil birliği sağlamayı elma kelimesinin İngilizcesi apple, Almancası äpfel, İtalyancası ise meladır. Türk bir bilim insanı elma ile yaptığı bilimsel bir yayında elma kelimesini kullanırsa, diğerleri bunun anlamını öğrenmek için sözlüğe bakmak zorunda kalır. Benzer şekilde İngiliz bir bilim insanı da bilimsel yayımında apple kelimesini kullanırsa, İngilizce bilmeyen bilim insanları da bu kelimenin ne anlama geldiğini kavrayamaz. Ancak bu tür bir bilimsel yayımda elmanın Latince bilimsel ismi Malus domestica kullanılırsa bu kargaşa önlenmiş BİLGİ Canlı türlerinin sınıflandırılması ve taksonomi bilimine göre isimlendirilmesi, o türü ilk keşfeden bilim insanı tarafından yapılır. Latince isimlendirmede cins ve tür isimleri, o canlının farklı özelliklerine göre türlerine Latince bilimsel isim verilirken cins ve tamamlayıcı kelimeler farklı kriterlere bağlı olarak seçilebilir. Örneğin havuç [Daucus carota Daukus karota] turuncu renkli karoten pigmentini içerdiği için bu şekilde isimlendirilmiştir. Cedrus libani Sedrus libani, Lübnan’da doğal olarak yayılış gösteren bir sedir ağacı türüdür. Mycobacterium tüberculosis Mikobakteriyum tüberkulosis, isminden de anlaşılacağı üzere tüberküloz hastalığına yol açan zararlı bakteri tigris’in kaplan türden başlayarak âleme kadar sınıflandırma şeması
Canlıların Sınıflandırılması Geçmişte bilim insanları, canlıları hayvanlar ve bitkiler olmak üzere iki grupta incelemişlerdir. Bu incelemede bitkileri otlar, çalılar ve ağaçlar; hayvanları ise karada, suda ve havada yaşayanlar olarak sınıflandırmışlardı. Bilim insanları bu kadar fazla canlıyı daha kolay inceleyebilmek için canlıları, canlıları benzerlik ve farklılıklarına göre gruplar altında toplamışlardır. Canlıları, benzerlik ve farklılıklarına göre gruplara ayırmaya sınıflandırma denir. Gruplandırmayı yaparken canlıların yaşam alanı, hareket, beslenme, üreme gibi özelliklerinin benzerlik ve farklılıklarından yararlandılar. Canlıları Sınıflandırmanın Faydaları; Sınıflandırma canlıların incelenmesinde kolaylık sağlamaktadır. Sınıflandırma sayesinde canlılar hakkında daha ayrıntılı bilgi elde edilir. Canlılar arasındaki akrabalık ilişkileri ortaya çıkar. Canlılar; Mikroskobik Canlılar, Mantarlar, Bitkiler ve Hayanlar olmak üzere dört grup altında incelenir. Mikroskobik Canlılar; Bakteri , Amip, Öglena ve Paramesyum örnek olarak verilebilir. Mantarlar Şapkalı mantarlar, Parazit mantarlar, Maya Mantarları ve Küf Mantarları olarak gruplara ayrılır. Bitkiler Çiçeksiz bitkiler ve Çiçekli bitkiler olarak iki grupta incelenir. Hayvanlar Balılar, Kurbagalar, Sürüngenler, Kuşlar ve Memliler olarak beş gruba ayrılır. Tweet Paylaş Paylaş Paylaş Paylaş
Dünya üzerinde birbirine benzeyen ya da aynı özellikleri gösteren bir çok canlı türü yaşamaktadır. Canlı türlerinin sayıları ile ilgili kesin bir bilgi yoktur ancak 10 ile 30 milyon arasında canlı türü yaşadığı tahmin bu derece fazla olması bilimsel incelemeleri zorlaştırmakta ve sınıflandırma yapılmasını zorunlu hale getirmektedir. Sınıflandırmanın amacı, doğayı daha kolay anlaşılabilir hale getirmektir. Canlılar ortak özellikleri ve akrabalık derecelerine göre sınıflandırılırlar. Yapılan ilk sınıflandırmalar sadece canlıların dış görünüşüne göre yapılmış olup bilinen ilk sınıflandırma Aristo tarafından bitkiler ve hayvanlar diye yapılmıştır. Aristo, hayvanları karada, havada, denizde yaşayanlar olarak bitkileri ise otlar, çalılar ve ağaçlar olarak ile birlikte canlıları inceleme imkanı da gelişmiş ve canlılar bilimsel olarak sınıflandırılmaya başlanmıştır. Sınıflandırma yapılırken canlıların; embriyolojik, fizyolojik, anatomik, protein benzerliği, homolog organlarının varlığı ve akrabalık dereceleri gibi özelliklere dikkat edilir. Homolog organların kökenleri aynı olmasına karşın görevleri farklı olabilir. Örneğin insanda kol, balinada yüzgeç, yarasada kanat aynı kökene sahip organlardır ancak görevleri farklıdır. Analog organlar ise görevleri aynı fakat kökenleri farklı olan organlardır. Kuşun kanadı ile sineğin kanadı uçma görevini yerine getirir fakat kökenleri tamamen olarak yapılan sınıflandırmaların temeli türdür. Aynı kökenden gelen, aynı özelliklere sahip, kromozom sayıları aynı olan birbirleriyle çiftleştiğinde verimli döller verebilen canlılara aynı türden denir. Birbirleriyle çiftleşebilen fakat kısır döller veren canlılarda genellikle aynı cinsten kabul At ile Suni Ampirik ve Doğal Filogenetik olarak iki şekilde Suni Ampirik Sınıflandırma Bu sınıflandırma canlıların dış görünüşlerine ve yaşadığı ortama bakılarak yapılan sınıflandırmadır. Yukarıda da kısaca bahsettiğimiz gibi bu sınıflandırmayı ilk olarak Aristo Ampirik sınıflandırma analog organlar dikkate alınarak yapılır. Analog organlar yapıca farklı ama görevi itibariyle aynı olan organlardır. Örneğin kuşun kanadı ile sineğin organları Anoloji Doğal Filogenetik SınıflandırmaBu sınıflandırma canlıların köken benzerliğini yani akrabalık ilişkilerine bakılarak yapılır. Doğal Filogenetik sınıflandırmada canlıların homolog organları dikkate alınır. Homolog organlar kökenleri aynı fakat görevleri farklı olan organlardır. Örneğin balinanın yüzgeci ile insanın organları Homoloji sınıflandırılmasında temel alınan bazı özellikler Hücre tipi ve sayısı Ökaryot – Prokaryot Hücresel organizasyonEmbriyo tabakalarının sayısı Endoderm – Mezoderm – EktodermEmbriyonik örtülerin bulunuşu Vitellus – Koryon – Amniyon – AllontoisVücut boşluğu tipleri Gastrovasküler – SölomSimetri şekilleri Bileteral – IşınsalVücutta segmentlerin bulunuşu Benzer parçaİskeletin bulunuşu varsa kıkırdak veya kemikAzotlu boşaltım maddelerinin benzerliği NH3 – Üre – Ürik AsitDNA’ daki baz dizilişiSistemlerin varlığı Sindirim, solunum, dolaşımSınıflandırma Birimleri Sınıflandırmanın en küçük birimi türdür. Tür kavramını ilk olarak John Ray kullanmıştır ve ona göre ortak ataları olan benzer bireyler topluluğuna tür denir. Bugünkü anlamıyla tür; ortak bir atadan gelen, yapı ve görev bakımından benzer organlara sahip, yalnızca kendi aralarında üreyebilen ve kısır olmayan döller meydana getiren canlıların oluşturduğu ile köpeğin çiftleşmesinden oluşan kurt köpeği üreyebildiği halde kurt ve köpek farklı türdendir. Bilimsel anlamda ilk sınıflandırmayı Carl Linne yapmıştır. Aynı türden olan canlıların; kromozom sayıları, yaşama ortamları, boşaltım ürünleri, embriyonik gelişimleri aynıdır. Protein yapıları ise bir başka canlıya göre birbirine daha çok benzer. Aynı türün bütün bireylerinin kromozom sayısı aynıdır. Ama kromozom sayısı aynı olan iki canlı aynı türden insanda da moli balığında da 46 kromozom vardır ancak türleri yaşadıkları ortamlara adapte olduklarından çeşitlilik gösterebilir. Örneğin ırklar.
Biyoloji ayt konu anlatımı, Biyoloji tyt konu anlatımı , Biyoloji yks konu anlatımı… Merhaba arkadaşlar sizlere bu yazımızda Canlıların Sınıflandırılması hakkında bilgi vereceğiz. Yazımızı okuyarak bilgi edinebilirsiniz.. Canlıların Sınıflandırılması Canlıların benzerlik veya akrabalıklarına göre gruplara ayrılmasına canlıların sınıflandırılması iki tip sınıflandırılma yapılabilir SuniAmpirik Sınıflandırma DoğalFilogenetik Sınıflandırma Canlılar Alemi *Prokaryot Canlılar *Ökaryot Canlılar Sınıflandırmanın amacı; – Biyolojik çeşitliliği ve bu çeşitliliğin yeryüzü üzerindeki dağılımının nasıl olduğunu anlamak. – Çok fazla çeşitliliğe sahip olan canlı gruplarını daha kolay ve iyi öğrenilebilir hale getirmek. – Canlılarla ilgili genelleme yapabilmek. Bir gruptaki canlılardan birisi incelenip öğrenilirse, aynı gruptaki diğer canlılar hakkında da genel bilgiler edinilmiş olur. – Aynı canlının, farklı bölgelerde farklı adlarla tanınmasını engeller. Bilim insanları arasında iletişim ve dil birliği sağlar. – Günlük yaşamda kullanılan yaygın isimler canlının bilimsel özelliklerini doğru anlatmayabilir. Bilimsel adlandırma yöntemine uygun olarak yapılan adlandırmalar yaygın adların kullanılmasıyla ortaya çıkacak karışıklıkları önler. – Dünya üzerinde yaşamış ve nesilleri tükenmiş eski türler ile yeni türleri karşılaştırmak. SuniAmpirik Sınıflandırma Aristoteles’in sınıflandırması canlıların görülebilen ve morfolojik özelliklerine göre yapılmıştır. Günümüzdeki sınıflandırılmada, canlıların bütün özellikleri göz önünde bulundurulur. Bu gruplandırmayı yaparken canlıların yaşadıkları ortamları ve dış görünüşlerini dikkate almıştır. Havada yaşadıklarından ve ikisinin de kanadı olduğundan yarasa ve arıyı aynı gruba almıştır. Bu sınıflandırma doğru bir sınıflandırma değildir. Aristo’nun öğrencisi Theophratus Teofratus ise bitkileri dış görünüşlerine göre ot, çalı, ağaç olarak üç gruba ayırmıştır. Hayvanlar Karada yaşayanlar,havada yaşayanlar,suda yaşayanlar. Suni sınıflandırma dış görünüş esas alındığı için nitel sınıflandırmaya dayanır. Canlıların analog organları dikkate alınmıştır.Analog organYapıları farklı ama görevleri aynı organlar. DoğalFilogenetik Sınıflandırma Canlıların köken benzerlikleri, akrabalık dereceleri ve genetik bilgileri gibi özelliklerine dayanılarak sınıflandırılmasına doğal filogenetik sınıflandırma denir. Bu sınıflandırma çeşidinde yapay sınıflandırmadan farklı olarak homolog organlar kullanılır. Kökenleri aynı, görevleri farklı olan organlara homolog organlar denir. Örnek İnsanın kolu – Kuşun kanadı – Balinanın yüzgeci Organları homolog olan canlılar canlıların proteinlerindeki amino asit dizilişleri, embriyonik gelişim evreleri, boşaltım artıkları da benzerdir. Nicel gözlemlere dayanır. Canlıların sınıflandırılmasında temel alınan bazı özellikler – Anatomik özellikler iç yapı – Homolog organ benzerliği – Genetik benzerlik – Embriyonik gelişim benzerliği – DNA ve protein benzerliği – Azotlu boşaltım ürünlerinin çeşidi amonyak, üre ve ürik asit – Fizyolojik benzerlikler iç organların nasıl çalıştığı Sınıflandırma Birimleri Alem, Şube, Sınıf, Takım, Familya Aile, Cins ve Tür’dür. En küçük birim türdür ve sadece türde bulunan canlıların üremesiyle çifleşmesiyle verimli döller oluşur. Verimli döl Oluşan oğul döllerinde üreme kabileyetine sahip olmasıdır. Not Yukarıda bahsedilen tür kavramı bazı canlı gruplarını içermeyebilir.Örnek Bakteriler, arkeler, bölünerek üreyebilen yassı solucanları ve deniz yıldızları gibi. – Tür içinde bulunan canlıların genetik benzerliği, protein benzerlikleri ve anatomik yapıları diğer bütün sınıflandırma birimlerinden fazladır. – Tür içinde bulunan canlıların azotlu boşaltım artıkları ,yaşam alanları, embriyonik gelişimleri ve kromozom sayıları ise aynıdır. Akılda kalması için sınıflandırma kategorilerinin küçükten büyüğe kodlama şu şekilde kodlama yapbiliriz; Türkiye Cumhuriyeti Futbol Takımı Sahada Şut Attı şeklinde kodlamak mümkün.F harfi famila’yı temsil Binominal İkili Adlandırma Türlerin adlandırılmasında iki kelime kullanılır. Birinci kelime büyük harf ile başlar ve eğik yazılır. Bu kelime, canlının cinsini belirtir. İkinci kelime ise küçük harf ile başlar ve eğik yazılır. Bu kelime tamamlayıcı addır. Bu iki kelime birden canlının tür ismidir. Aslan Felis leo Kaplan Felis tigris Ev kedisi Felis domesticus Köpek Canis familiaris Kurt Canis lupus Karaçam Pinus nigro Soğan Allium cepa Patates Solanum tuberosum Ev faresi Mus musculus Canlılar Alemi Canlılar sınıfladırılırken ökaryot ve prokaryot canlılar olmak üzere ikiye ayrılır. Prokaryot Canlılar Monera Alemi Canlı organizmaların en küçükleri ve yapısal organizasyon bakımından en basit olanları bu alemde yer alır. Virüsler, bu alemde incelenen ve hücresel yapıda olmayan organizmalardır. Bakteriler ve mavi-yeşil algler ise en küçük hücreler olup, prokaryot basit çekirdekli özellikte olmalarından dolayı bu aleme konulmuştur. Bakteriler – Ribozom dışında organelleri bulunmaz. – Bütün bakterilerde hücre zarı ve hücre çeperi bulunur. – Hücre zarından oluşan mezezomları bulunabilir. – Fotosentez yapan türlerinde Siyano bakterilerinde klorofil pigmenti bulunur.Hücre zarında bulundururlar. – Kalıtım maddesi olan DNA sitoplazmada bulunur ve halkasaldır. – Depo maddeleri glikojendir. – Aerob Oksijenli solunum , anaerob Oksijensiz solunum ve fakültatif Hem oksijenli hemde oksijensiz solunum solunum şekillerini yapabilirler. – Bölünerek ve sporla üreyebilirler. Beslenmelerine göre; Saprofitler Organik maddeleri inorganik maddelere besin ve enerji elde C, P ve N döngüsünde sistemleri iyi gelişmiştir. Parazitler Sindirim enzimleri olmadığı için başka bir canlıya ihtiyaç duyarlar. Hastalık yapanlarına patojen bakteriler denir. Fotosentetikler Sitoplazmalarında serbest klorofil kaynağı olarak H2O, H2S ve H2 gibi maddeleri Anaerob ya da fakültatif olabilirler. Kemosentetikler Organik maddelerin sentezi için gerekli olan enerjiyi inorganik maddelerin oksidasyonundan oksitlenmesinden temin eder. Işık ve klorofil gerekli nitrat, demir ve kükürt bakterileri kemosentetiktirler. Şekillerine göre ; Yuvarlak şekilli bakteriler Tek ya da koloni şeklinde bulunabilirler. Tek olanlarına coccus kokus denir. Koloni oluşturanlarına ise farklı isimler verilir. İkili olanlara diplococcus, uzun zincir şeklindekilere streptococcus ve üzüm salkımı şeklinde olanlara staphylococcus denir. Menenjit ve ateşli romatizma gibi hastalıklara neden olurlar. Genellikle kamçısızdırlar. Çubuk şeklindeki bakteriler bacillus Bu bakterilerin boyları enlerinden daha fazladır. Düz veya hafif bükülmüş olabilirler. Uzun iplik şeklinde olanları da vardır. Verem, tifo ve tetanoz gibi hastalıklara neden olurlar. Virgül şeklindeki bakteriler vibrio Virgül işareti gibi kıvrımlı yapıya sahip bakterilerdir. Kolera hastalığına neden olan bakteri grubudur. Spiral şeklindeki bakteriler spirillum Çok kıvrımlı yapıya sahip burgu şeklindeki bakterilerdir. Frengi hastalığına neden olurlar. Solunum şekline göre; Zorunlu aerobik bakteriler Oksijenli solunum yapanlar Oksijenli solunum yaparlar ve sadece oksijenli ortamlarda yaşayabilirler. Bu bakterilerde oksijenli solunum yapılmasını sağlayan mezozomlar bulunur. Besin veya deney ortamlarında havayla temas edebilen dış yüzeylerde yoğunlukla yer alırlar. Zorunlu anaerobik bakteriler Oksijensiz solunum yapanlar Oksijen kullanmadıkları için fermantasyonla oksijensiz solunum enerji ihtiyacını karşılar. Sadece oksijensiz ortamlarda yaşayabilirler. Deney ortamlarında incelendiklerinde hava ulaşmayan dip kısımlarda yoğunlaşırlar. Fakültatif bakteriler Geçici aerobik ve Geçici anaerobik olanlar Hem oksijenli hem oksijensiz ortamlarda yaşayabilen bakterilerdir. Virüsler – Protein kılıf ve bir nükleik asitten meydana yapıya nükleoprotein denir. – Virüsün protein kılıfına kapsid, kılıfı oluşturan parçalara kapsomer, yönetici molekülüne ise genom denir. – Sitoplazmaları yoktur. – Enzim sistemleri olmadığından hücre içi mecburi parazittirler. – Enzim sistemleri olmadığından antibiyotiklerden etkilenmezler. – En küçük organizmalardır. – Hücre dışında kristal yapıda bulunurlar. – Özel dokularda virüsün çoğaldığı belli bir hücre çeşidi vardır. Bunun sebebi ise hücre zarındaki glikoproteinlerin virüslerle birleşebilme özelliği olmasındandır. – Virüsler yüksek sıcaklık, ortam pH ı ve radyoaktif ışınlardan etkilenir ve ölürler. Virüsler 3 çeşittir; Bitkisel Virüsler Kalıtım materyali hepsinde RNA dır. Tütün, patates, marul, mozaik virüsleri örnek olarak verilebilir. Hayvansal virüsler Kalıtım materyali bazılarında DNA, bazılarında ise RNA kızamık, kabakulak, suçiçeği, sarı humma, çocuk felci, uçuklar, siğiller ve aids örnek verilebilir. Bakteriyofaj Kalıtım maddesi DNA’ dır. Mavi-Yeşil Algler – Fotosentez yaparlar ama kloroplastları yoktur. – Tatlı su birikintilerinde ve göllerde yaşarlar. – Sitoplazmalarında yeşil renkli klorofil pigmenti ve mavi renkli fikosiyanin pigmenti bulunur. – Yapışkan, jelatinimsi bir dış kılıf ile örtülüdür. Ökaryot Canlılar Ökaryotlar hücrelerinin yapısından dolayı beraber gruplandırılmış bir canlılar tanımlayıcı özelliği genetik malzemelerinin zarla çevrili bir veya birkaç çekirdek içinde yer ve arkeler çekirdeksiz olduklarından beraberce prokaryot olarak yanı sıra, ökaryotların mitokondri veya kloroplast gibi zarla çevrili çeşitli organelleri vardır, bu tür hücre içi karmaşık yapılar da prokaryotlarda bulunmaz. Ökaryotların ortak bir atası olduğu için bir üst alem olarak tanımlanmışlardır. Üst alem sisteminde ökaryotların, prokaryotlara kıyasla, arkelerle daha çok ortak özellikleri vardır. Protista Alemi Tek hücreli canlılar Prokaryot olmalarına rağmen hücre yapısı olarak çok hücreli Ökaryot canlılara benzerler. Bu alemde yaşayan canlılar hücre çekirdeği ve zarlı organeller bulundurular.Ökaryot canlılar gibi Protista âlemi; kamçılılar, kök ayaklılar, silliler kirpikliler, sporlular, algler ve cıvık mantarlar olmak üzere altı grupta incelenir. Amip Yalancı veya kök ayakları sayesinde beslenme,hareket ve koruma gib aktiviteleri gerçekleştirebilirler. Hareket ederken amipsi hareket ederler. Belirgin bir şekilleri yoktur ve durmadan şekil değiştirirler. Hetotrof Tüketici beslenirler. Öglena Bulundurdukları kampçı sayesinde beslenme,korunma ve hareket edebilme özellikleri kazanırlar. Hetetrof,tüketici ,ototrof üretici ve hem hetetrof hemde ototrof beslenen türleri bulunur.Ototrof beslenebilen türlerinde kloroplast organeli bulunur. Hücre çeperi bulundurmazlar ve paramesyum gibi hücrelerini saran pelikulaya sahiptirler. Kampçılarında göz lekesi gibi bir kısım bulundururlar. Bu sayede ışığı algılayabilirler. Algler Bitki hücreleri gibi fotosentez yapar ve hücre çeperine sahiptir. Alglerin karasal hem de sucul ortamlarda yaşayan türleri vardır. Dünyada üretilen serbest oksijenin çok büyük bir kısmı algler tarafından üretilir. Bir hücreli olabildikleri gibi çok hücreli olanları da vardır. Plastitlerinde değişik renklerde pigment maddeleri bulunur. Algler; taşıdıkları pigmentlere göre yeşil, kahverengi, altın sarısı ve kırmızı algler olarak sınıflandırılır. Bazı algler, mikroskobik olmasına rağmen bazıları da metrelerce boya sahiptir. Cıvık Mantarlar Mantarların protistlere benzeyen grubudur. Ancak hücre çeperine sahip olmadıkları için ve amipsi hareket yaptıkları için mantarlar aleminde incelenmezler. Cıvık mantarlar belirli bir hücre şekline sahip olmayan, nemli ve rutubetli yerlerdeki ölü bitki ve hayvanların kalıntıları üzerinde yaşayan, tek hücreli canlılardır. Paremesyum Silliler Bu alem içinde bulunan en gelişmiş canlı türüdür. Hücre yüzeylerinde bulunan sil adı verilen kısımlar ; hareket etmeyi , beslenmeyi ve dış etilere karşı tepki oluşturulmasını sağlar. Biri büyük biride küçük olmak üzre iki çekirdekleri bulunur. Büyük çekirdek hücre metabolizması ve eşeysiz üremeye Bölünerek düzenlerken küçük çekirdek ise konjugasyon olayını düzenler.Konjugasyon İki canlı arasında oluşan sitoplazmik köprü yardımıyla karşılıklı genetik madde . Hücrelerinin dış kısmında pelikula adlı bir kılıf kılıf hücrenin şekil olmasında ve korunmasında çeperleri bulunmaz. Fotosentez yapamazlar Tüketici canlılardır. Hücredeki ozmotik dengeyi sağlana kontraktil koful bunundururlar. Sporlular Spor adlı yapılar sayesinde üreyen canlılardır. Hareketlerini sağlayan bir yapı olmadığı için pasif hareket ederler. En bilinen üyeleri Plazmodium malariadır .Sıtma hastalığının etkeni Sporlular hücre içi paraziti olarak yaşar ve besin ihtiyacını üzerinde yaşadığı canlıdan eşeysiz üremenin eşeyli üremeyi takip ettiği iki aşamada gerçekleşir. Metagenez Bitkiler Alemi Hepsi çok hücreli, hücre yapıları ise ökaryottur. Hücreleri çeperli, çeperin esas maddesi ise selülozdur. Klorofil molekülleri kloroplastlar içinde kümelenmiştir. Kloroplasttan başka, kromoplast ve lökoplast gibi renk pigmentleri de vardır. Depo karbonhidratları bitkilerin hepsi ototrof olup, ışık enerjisini kimyasal enerjiye çevirirler. Çoğunluğu toprağa bağlı olduğundan yer değiştiremezler. Çiçeksiz Bitkiler Çiçeksiz tohumsuz bitkiler sporla çoğalırlar. Bu bitkilerin çoğu kök,gövde,yaprak ve çiçek gibi organ farklılaşmalarını belirgin olarak göstermezler. Damarsız Tohumsuz Bitkiler – Gerçek kök,gövde ve yaprakları bulunmaz. – Genel olarak suda yaşarlar ve sudaki çözünmüş maddeleri alırlar . – Ciğer otları,boynuzlu ciğer otlarısporla ürerler ve karayosunları metagenezle ürerler örenek olarak verilebilir. – Fotosentez yapamazlar. – Bu bitki grubunda ciğer otları, boynuzlu ciğer otları ve kara yosunları yer alır. Damarlı Tohumsuz Bitkiler – Bunlara damarlı sporlu bitkiler de denir. – Tohum oluşturma özellikleri yoktur. Bunun yerine spor denilen üreme hücreleriyle çoğalırlar. – Çoğalmalarında eşeyli üreme eşeysiz üremeyi takip ederMetagenez. – Ilık ve nemli bölgelerde yaşarlar. – Rizom adı verilen toprak altı gövdelere saiptirler. – Başlıcaları eğrelti otları, at kuyrukları ve kibrit otlarıdır. Çiçekli Bitkiler Gerçek kök, gövde ve yaprakları bulunan, tohum oluşturarak çoğalan çiçekli bitkilerdir. Eşeyli ya da eşeysiz üreyebilirler. Büyük bir kısmı karalarda yaşasa da sularda yaşayan türleri de vardır. Damarlı bitkiler tohum taslaklarının durumuna göre 2 gruba ayrılırlar. Açık Tohumlu Bitkiler Tohumlarının etrafında kabuk bulundurmayan bitkilerdir. Gerçek çiçekleri yoktur ve tohum taslakları kozalak yapraklarının altında, açıkta bulunur. Çoğu türü kozalaklıdır. Yaprakları iğne şeklindedir ve her zaman yeşil kalan türlerden oluşurlar. Çoğusu iğne yapraklı ağaç ve çalılardan meydana gelir. Bu gruptaki bitkiler için örneklerimiz çam, ladin, köknar, sedir, servi, ardıç ve ginko olabilir. Kapalı Tohumlu Bitkiler Bitkiler aleminin en geniş grubunu kapalı tohumlu bitkiler oluşturur. Dünyanın her tarafına dağılmış fazla türü bulunan canlılardır. Tohum taslakları ve tohumlarının etrafı kapalı olduğu için kapalı tohumlar adını alırlar. Gerçek tohumları ve tohum taslakları vardır. Tohumlar bir meyve içine gizlenmiştir. Kapalı tohumlu bitkiler, tohumundaki çenek sayısına göre ikiye ayrılırlar; Tek Çenekliler Monokotiledon – Otsu yapılıdır. – Tek yıllıktır. – Kambiyum yoktur. – Saçak kök taşır. – Yaprakları ince uzun, paralel damarlı ve yaprak sapı yoktur. – İletim demetleri dağınıktır kapalı iletim demeti. – Buğday, mısır, arpa tek çenekli bitki çeşitleridir. Çift Çenekliler Dikotiledon – Genellikle odunsudur ama otsu formları da vardır fasulye – Genellikle çok yıllıktır ama tek yıllık formları da vardır fasulye – Kambiyum taşırlar – Kazık köklüdür – Yaprakları geniş, ağsı damarlı ve yaprak sapı vardır – İletim demetleri düzenlidir açık iletim demeti – Elma, şeftali, kiraz, baklagiller nohut, fasulye, mercimek çift çenekli bitkilerdir. Mantarlar Fungiler Alemi – Glikojen depolamaları ve heterotrof beslenmeleri tüketici hayvanlara benzer, ama hücre çeperi taşımaları ve pasif hareketli olmaları bitkilere benzer özellikleridir. – Hücre çeperleri kitin yapılıdır. – Bazıları tek hücreli mayalar bazıları ise çok hücrelidir şapkalı mantarlar ve küf mantarları. – Tomurcuklanma ve sporlanma gibi eşeysiz üreme çeşitlerinin yanında eşeyli üreme de gösterirler. Bazı türlerinde eşeyli ve eşeysiz üreme bir birini takip eder metagenez. – Gıda ve ilaç sektöründe mantarlar kullanılır. – Mantarlar kendi aralarında gruplara ayrılırlar. Maya mantarları Bitki öz suyu ve hayvan dokuları dahil sıvı ya da nemli ortamlarda yaşayan bir hücreli mantarlardır. Bölünme veya tomurcuklanma ile eşeysiz olarak çoğalırlar. Hamurun mayalanması, bira üretimi vb. için maya mantarlarından yararlanılır. Küf mantarları Saprofit olarak yaşayan çok hücreli organizmalardır. Bu tür mantarlar her yerde olabilir. Besinlerini ve yaşam alanlarını korumak için antibiyotik adı verilen maddeleri ya da mikotoksin adındaki zehirli bileşikleri üretebilirler. Organik madde artıklarını çürüterek yaşayan küf mantarlarının çoğalmak için ürettikleri sporlar peynir, salça, ekmek, limon ve yemekler üzerinde gelişerek besinlerin küflenmesine yol açar. Şapkalı mantarlar Ağaç altlarında, çayırlarda yetişen, dış görünümlü şemsiye şeklinde olan mantarlardır. Çok hücreli organizmalardır. Şapkalı mantarların zehirli ve zehirsiz türleri vardır. Protein, demir, bakır, fosfor, vitamin açısından zengin olan zehirsiz türlerini kültür mantarları besin olarak tüketebiliriz. Hayvanlar Alemi Dünyanın en yüksek dağlarından en derin okyanuslarına kadar her yerde dağılış gösteren canlılardır. Bu yüzden de bütün canlılar içinde en fazla çeşitliliğe sahip alemdir. Milyonlarca hayvan türü olmasına rağmen bunlardan çok azı belirlenmiştir. Bazı hayvanlar gözle görülemeyecek kadar küçükken, bazıları metrelerce uzunluktadır ve bu canlıların yaşam yerleri de çok farklıdır. Bazıları diğer hayvanların üzerinde yaşarken bazıları havada ve bazıları derin okyanuslarda yaşar. – Hayvanların tüm türleri çok hücreli ve ökaryot yapıdadır. – Kendi besinlerini üretemezler bu yüzden de hazır beslenenheterotrof canlılardır. – Çoğalmaları eşeyli üremeyledir. Ancak bazıları eşeysiz de üreyebilir. – Büyük bir kısmı aktif olarak hareket eder. Bazıları hareket edemezler. – Hayvanlar uçarak, yüzerek, sürünerek hareket edebilir. – Algler, mantarlar ve bitkilerin aksine hücre duvarına sahip değillerdir. – Hayvanların çoğunda kas, sinir ve epitel gibi dokular gelişmiştir. Hayvanlar alemi; * Omurgasızlar * İlkek Kordalılar * Omurgalılar olarak 2’ye ayrılır. Omurgasızlar Omurgasızlar , bir omurgası olmayan hayvanlara verilen genel bir addır. Omurgasız olarak adlandırılan canlıların yapılarında hiçbir iskelet bulunmaz. Omurgasız hayvanların vücudunun dış kısmını örten ve destekleyen bir dış yapı hayvanların kıkırdak doku ve kemik dokudan oluşan iskeletleri yoktur. Bazı omurgasız hayvanların vücutlarında iskelet görevi gören değişik yapılar vardır. Örneğin yengeçlerde bulunan sert kabuk ve böceklerdeki kitin adı verilen örtü iskelet görevi yapar. Omurgasız hayvanların bir bölümü karada bir bölümü suda yaşar. Karada yaşayan omurgasız hayvanların akciğerleri yoktur. Bu hayvanlar trake solunumu ya da deri solunumu yaparlar. Suda yaşayan omurgasız hayvanlar ise solungaçlarıyla solunum hayvanlar yumurta ile çoğalır. Omurgasız hayvanlar olmak üzere 6 gruba ayrılırlar; * Süngerler * Sölenterler * Solucanlar Yassı solucanlar, Yuvarlak solucanlar, Halkalı Solucanlar * Yumuşakçalar * Eklem Bacaklılar Kabuklular, Araknitler, Çok Ayaklılar, Böcekler * Derisi Dikenliler Süngerler Herhangi bir sistem bulundurmazlar. Boşaltım artıkları vücut yüzeyinden difüzyonla atılır. Dış çevreden gelen uyarılar kimyasal yollarla hücreden hücreye aktarılır. Mezenşim adı verilen sıvının etrafında hücre tabakasının sarmasıyla oluşmuşlardır. Genel olarak denizlerin altında yüzeye yapışık şekilde yaşarlar. Sölenterler Yumuşak vücutlu etçil hayvanlardır. Denizanası, deniz şakayığı, mercan, deniz lalesi, hidra gibi türleri içeren omurgasızlardır. Vücutları ışınsal simetriyemerkezinden geçen iki ya da daha fazla düzemle vücutları bölündüğünde oluşan her parça birbirinin aynıdır. sahip canlılardır. Vücutları özelleşmiş iki doku tabakasından oluşur. Merkezi bir ağız açıklıkları ve bunların etrafında tentakülleri vardır. Tentakülleri ile avlarını yakalarlar ve ağızlarıyla vücut içine alarak beslenirler. Ayrıca tentaküller savunma amaçlı da kullanılır. Bunu yapısındaki yakıcı kapsüller sayesinde yaparlar. Solucanlar Yassı solucanlar, Yuvarlak solucanlar, Halkalı Solucanlar Geneli hermafrodit canlılardır.Kendi kendilerine üreyebilirler. Solucanlar kendi aralarında üçe ayrılır. Yassı solucanları – Genelde parazit yaşarlar. – Hayvanlar aleminde ilk defa merkezi sinir sistemi bu canlılarda görülür. – Planarya yassı solucan da ip merdiven sinir sistemi görülür. – Boşaltım sistemi için gerekli ilk yapılar görülür. – Bu yapıda sadece fazla su atmayı sağlayan alev protonefridyum hücrelerinden oluşmuştur. Diğer artık ürünler difüzyon sayesinde atılmaktadır. – Vücutta bulunan tek açıklık ağız ve anüs görevini yapar. – Üreme sistemleri bulunur. Yuvarlak solucanlar – Sindirim sistemlerinde ağız ve anüs olmak üzere iki açıklık vardır. – Boşaltım şekli yassı solucanlarına benzerdir. – Bazıları hayvanlarda parazit olarak yaşarlar. Halkalı soulucanlar – En gelişmiş solucan türüdür. – İlk defa geri emilim olayı bu canlılarda görürlür. – Halkalı solucanlarda boşaltım yapılan yapıya nefridyum denir. – Halkalı solucanlarda her halkayı kontrol eden bir çift ganglion bulunur. Bunlar arasında sinirsel bağlantı vardır ve bunlar merkez ganglionun kontrolündedir. – İlk kapalı dolaşım sistemi bu canlılarda bulunur. – Sindirim sistemi ağız, yutak, yemek borusu, kursak, taşlık, düz bir bağırsaktan oluşur Yumuşakçalar Yumuşakçalar, vücutları segmentsiz ve yumuşak yapılı hayvanlardır. Kabukları vardır. Kabuklarının altında manto adı verilen ince bir doku tabakasından oluşan vücut örtüleri vardır. Ayakları toprağı kazma, av yakalama ve sürünme gibi işlerini görecek şekilde farklılaşmıştır. Ayakları kaslıdır. Kaslı ayak bulundurmayanlar genelde hareketsizdir. Denizlerde, tatlı sularda ve karalarda yaşarlar. Otçul, etçil veya parazitlik beslenirler. Sucul olanlar sudaki organik maddeleri süzerek beslenirler. Suda yaşayanlar solungaçlarıyla; karada yaşayanlar ise manto boşluğunun genişlemiş yüzeyi ile solunum yaparlar. Açık dolaşım sistemleri vardır. Bu sistemde kan, vücut dokuları arasına az, bazılarında çok gelişmiş sinir sistemi bulunur. Sinir sistemlerinde beyin ve sinir kordonları vardır. Suda yaşayanlar suya çok sayıda sperm ve yumurta bırakarak dış döllenme ile eşeyli olarak çoğalırlar. Eklem Bacaklılar Kabuklular, Araknitler, Çok Ayaklılar, Böcekler Kitinden oluşmuş dış iskelet bulundururlar. Açık kan dolaşımı görülür. Boşaltım malpighi tüpleriyle yapılır. İp merdiven sinir sistemi görülür. Baş ganglionu, sindirim borusunun üstündedir. Sinir kordonları ise sindirim borusunun altındadır. Gelişmiş sindirim sistemleri bulunur. Ağız yapıları beslenme durumuna göre farklılık göstermektedir. Yalayıcı, delici, emici, çiğneyici gibi… Sindirim sistemleri Ön, orta ve arka bağırsak şeklinde gruplandırılır. Ön bağırsakta; ağız, yutak, yemek borusu, kursak ve ön mide yer alır. Orta bağırsakta; mide bulunur. İki açıklık bulunur.Ağız ve anüs Akrep ve örümcekte 4 çift ayak bulunur. Antenleri bulunmaz. Böceklerde 3 çift ayak ve anten solunumu kanat Bit, arı, çekirge, sinek, ipek böceği. Derisi Dikenliler Bütün tüleri denizlerde yaşar. Derileri dikenlidir ve vücur çeperlerinde kalker plakalar bulunur. Bu plakalar iç iskelet sistemini oluşturur. Burada dikensi çıkıntılar bulunur. Adları buradan gelir. Sürünerek hareket ederler. Solunumlarını solungaçlarla yaparlar. Eşeyli ürerler. Deniz yıldızları, deniz hıyarları, deniz kestaneleri ve deniz laleleri bu grubu oluşturur. Vücutlarının alt kısmında tüp ayak denilen yapılar bulunur. Bu ayaklar vücuda dağılmış içi sıvı dolu kanal ağıyla bağlantılıdır. Tüp ayaklar hareketinin yanında gaz değişimi, beslenme ve boşaltımda da görevlidir. Derisi dikenlilerin rejenerasyon yeteneği yüksektir. Yani vücuttan kopan parçaların gelişmesiyle üreyebilirler. Deniz yıldızının kopan kolunu yenilemesi örnek olarak verilebilir. İlkel Kordalılar lkel kordalilar suda yasamalarina ragmen balik degillerdir. Omurgali ve omurgasiz hayvanlar arasindaki kayip halka olmalari gerekir. Hayatlarinin bir kisminda vücutlarinda çomak biçimli bir yapi vardir. Sirt ipligi, korda veya notokarda adi verilen bu destek organi, omurganin öncüsüdür. Fakat ilkel kordalilarm yakindan tetkiki dahi evrimlerine ait bir ipucu verememistir. Bu hayvanlar sürdükleri hayat bakimindan gerçekten ilginçtirler. İlkel kordalılar tunicatlar tulumlular ve başıkordalılar olmak üzere iki grupta incelenirler. Bu canlılar omurga bulundurmazlar. Tulumluların ergin bireyleri denizlerde sabit olarak yaşarlar. Gelişmelerinde metamorfoz görülür. Metamorfoz sırasında notokortu ve sinir şeridinin büyük bölümünü kaybederler. Başıkordalılar kafatassızlar denizlerde yaşayan, yüzebilen, küçük deniz hayvanlarıdır. Sinir kordonu ve nokort gelişmiş olup tüm hayat boyu korunur. En iyi bilinen örnek Amphioxus’tür. Amfiyoksüs, deniz kıyılarında kumların dip kısımlarında tutunmuş olarak yaşar. Solungaç yarıklarından geçen sudaki besinlerle beslenir. Gaz alışverişi vücut yüzeyi ile gerçekleştirilir. Omurgalılar Embriyonik gelişim sırasında kısa bir sure görülen notokordun yerini omurlardan oluşmuş bir omurga almıştır. Vücutlarında kemik ve kıkırdaktan yapılmış iç iskeletleri bulunur. En gelişmiş canlı grubudur. Doku ve organ gelişimi en yüksek derecede bulunur. Vücutlarında özel görevler yapan sistemler bulunur. Hepsi eşeyli yollarla çoğalırlar. Böbrekleriyle boşaltım yaparlar. Omurgalı hayvanları; balıklar, kurbağalar, sürüngenler, kuşlar ve memeliler olmak üzere 5 grupta inceleyebiliyoruz. Balıklar – Vücutlarında temiz kan,kalplerinde kirli kan bulunur. – Soğukkanlı canlılardır. – İç iskeletleri kıkırdak veya kemiktendir. – Solungaç solunumu yaparlar. – Vücutları pullarla kaplıdır. – Dış döllenme dış gelişme görülür. – Kalpleri bir odacık bir karıncıktan oluşur. – Solungaçlarda temizlenen kirli kan kalbe uğramadan vücuda dağılır. – Boşaltım atıkları amonyaktır. Kurbağalar – Yaşamlarının bir kısmını suda bir kısmını karada geçirdikleri için “iki yaşamlılar” adını almışlardır. – Gelişmelerinde genel olarak başkalaşım görülür. – Suda ve nemli yerlerde yaşar. – Larva dönemlerinde solungaç; ergin dönemlerinde deri ve akciğer solunumu yaparlar. – Deri solunumlarının iyi olması için derisi mukus salgılar bazı türlerde zehir bezleri de bulunabilir. – Soğukkanlı hayvanlardır. Kış uykusuna yatarlar. – Genellikle dış döllenme görülür ve gelişme suda tamamlanır. – Kurbağa, semender kuyruklu kurbağa bu gruba örnek verilebilir. Sürüngenler Karada, sıcakta veya ılıman iklime sahip bölgelerde yaşarlar. Vücutları keratinden yapılmış pullarla örtülüdür. Akciğer solunumu yaparlar. Soğukkanlı canlılardır ve kış uykusuna yatarlar. Kalpleri üç odalıdır. Karıncık bölümünde yarım perde bulunur. Ancak timsahların kalbi dört bölümden medana gelir. Eşeyli olarak çoğalırlar. İç döllenme ve dış gelişme görülür. Yumurtaları kabukla kaplıdır. Yılan, timsah, kertenkele, dinazor, kaplumbağa bu grupta incelenen hayvanlardır. Kuşlar Derileri tüylerle bacakları pullarla salgı bezi bulunmaz. -Akciğer solunumu yaparlar ve akciğerlerde bulunan hava keseleri sayesinde aldıkları havayı 2 kez kullanırlar. -İskeletlerinin içinde uçmayı kolaylaştıran boşluklar bulunur. -Kalpleri 4 kulakçık ve karıncık. -Temiz kanla kirli kan karışmaz. -Sıcakkanlıdırlar. -İç döllenme dış gelişme görülür. -Hayvanlar aleminde ilk yavru bakımının görüldüğü canlılardır. -Vücut boşluğu ile karın boşluğunu ayıran diyaframları bulunur.Diyaframları kaslı değildir. -Dişleri bulunmaz. -Boşaltım atıkları ürik asittir. Memeliler İnsanlarında içinde bulunduğu en çok evrilmiş gruptur. Vücutları kıllarla kaplıdır. Derilerinde ter, yağ ve süt bezleri gibi salgı bezleri bulunur. Akciğer solunumu görülür. Akciğerlerinde alveol adı verilen kesecikler bulunur. Kastan yapılmış bir diyaframa sahiptirler. Çoğu tür kendine ait sesler çıkarabilir. Tamamında iç döllenme görülür. Yavru bakımı vardır. Yavrular süt bezlerinden salgılanan süt ile beslenirler. Olgun alyuvarlarında çekirdek yoktur. Kalpleri dört odalıdır. Kirli ve temiz kan birbirine karışmaz. Sıcakkanlı canlılardır. Çenelerinde farklı tipte dişler kesici, öğütücü dişler gibi vardır. Avcı türlerde daha çok kesici dişler, otçul türlerde ise daha çok öğütücü dişler bulunur. Azotlu boşaltım atıkları üredir. Gagalı Memeliler Bu grubun üyeleri yumurtlayarak çoğaldığından yumurtlayan memeliler olarak da tanımlanırlar. Yavrular yumurtadan çıktıktan sonra sütle beslenirler. Bu canlı türlerinin çoğunun nesli tükenmiştir. Günümüzde yaşayan iki örneği bulunur. Bunlar dikenli karınca yiyen ve ördek gagalı memelilerdir. Keseli memeliler Kısa bir gebelik süresinin sonunda gelişimini tamamlamadan doğan yavrular, anne karnındaki keseye alınırlar ve buradaki süt bezlerinden beslenerek gelişimlerini tamamlarlar. Koalalar, kangurular ve opussumlar bu grubun örnekleridir. Avustralya ve Amerika’da yaşarlar. Kanguru, keseli sincap, keseli sansar, keseli köstebek gibi hayvanlar bu gruba örnektir. Plasentalı memeliler Günümüzde yaşayan memelilerin büyük bir kısmını oluşturan gruptur. Bu canlıların embriyoları gelişimlerini anne karnındaki uterusta rahimde tamamlar. Gelişim sırasında embriyonun madde alışverişi ihtiyacı plasenta adı verilen özel bir yapı aracılığı ile sağlanır. Tavşan, at, balina, yarasa, maymun bu grupta incelenen canlılardandır.
canlıların sınıflandırılması ile ilgili poster