🦑 Sözlü Mülakatta Torpil Nasıl Yapılır
sGn9. Milliyetçi Hareket Partisi İstanbul Milletvekili Arzu Erdem, atama bekleyen adayların sesini meclis kürsüsünden duyurdu. Kamu kurum ve kuruluşlarındaki personel alımlarındaki mülakatları sık sık gündeme getiren ve bununla ilgili düzenleme talep edilen İstanbul Milletvekili Erdem, meclis kürsüsünden bu adaletsizliğe son verilsin çağrısında bulundu. Atama bekleyen öğretmenlerin sesinin duyulması gerektiğini söyleyen Erdem, ayrıca alan konusunda yapılan düzenlemelere de değindi. MHP'li Arzu Erdem "Referandum sonrasında, liderimiz Sayın Devlet Bahçeli Beyefendi, 5 gündem üzerinde durmuş ve bu konuyla ilgili aciliyetle aksiyon alınmasına ilişkin uyarılarda bulunmuştur. Birincisi, terörle aralıksız olarak mücadele edilmesi yönündeydi ki bu anlamda devlet üzerine düşeni yapmakta ve terörle mücadeleyi de aralıksız olarak sürdürmekte. Milliyetçi Hareket Partisi olarak da bu anlamda desteğimiz devam etmektedir. İkincisi, hızlı bir şekilde uyum yasalarının çıkarılması konusuydu ki bu konuda da uyum yasalarına ocak ayı itibarıyla geçilecektir. Üçüncüsü, dış politikada ve Avrupa Birliğiyle ilişkiler konusunda gereğinin yapılmasına ilişkindi. Bu konuda da gerekli mücadele yapılmaktadır, bunu da izlemekteyiz. Dördüncüsü, FETÖ'nün siyasi ayağıyla ilgili gerekli çalışmanın yapılmasıydı, gerekli mücadelenin yapılmasıydı. Bu konuda hâlâ bir mahrumiyet söz konusu ve devam edeceğini umuyoruz, terörle mücadele kapsamında mutlaka ele alınacağına inanıyoruz. MÜLAKAT SİSTEMİ ADALETSİZLİĞİ SON BULMALI Beşincisi ve en önemli madde, milletimizin geciktirilmiş sosyal sorunlarıyla ilgili mücadelenin yürütülmesi ve bu geciktirilmiş sorunların çözüme kavuşturulması yönündeydi. Ki burada benim ilk başta aklıma Türk milleti, Türk milletinin yanında Türk gençliği geliyor ve burada eğitim sistemi ve eğitim sistemindeki eksiklikler, bilhassa öğretmenlerimizin beklentileri gelmektedir, öğretmen atamaları gelmektedir, mülakat sistemi gelmektedir, mülakat sisteminin adaletsizliği gelmektedir. Sözleşmeli öğretmenlerimizle ilgili bir sistem getirildi ancak sözleşmeli öğretmenlerimizle ilgili, iki eş birbirlerinden ayrı yerlerde görev yaptıkları için aile bütünlüğü noktasında büyük bir sıkıntı oluşmuştur ve çocuklarından ayrı yaşamak zorundalar, bu anlamda büyük bir sıkıntı oluşmakta. Bir ara formülle oradaki sıkıntı giderilebilir diye düşünüyorum. Onun dışında, üç tane mektup var elimde, bunlardan bir tanesini okuyacağım. "Her gün okulun yanından geçip gidiyoruz; ömür de gidiyor, en canlı, en güçlü, en hevesli olduğumuz zamanlar gidiyor. Umutlarımızla beraber mücadele edecek, hakkımızı sonuna kadar savunacak vicdanlarınıza sesleniyoruz." diyor öğretmenlerimiz. ATAMA SAYISI ARTTIRILMALI Atama sayısıyla ilgili Bakanlığın yaptığı açıklama, 100 bin civarında, aslında "81 bin açık var." dendi, şubat ayında 20 bin civarında bir alım yapılacak. Öğretmenlerimiz bu değerlendirmeyi yaparken bilhassa şunun üzerinde durmakta 80 bin açık varken en azından bunun yarısı kadar yani 40 bin öğretmen alımı yapın ki bu gençlik işsizlikten ve mesleğini yapamamaktan kurtulsun. ÖĞRETMENLER KENDİ ALANLARINDA İSTİHDAM EDİLSİNLER Değerli milletvekilleri, Mersin Milletvekilimiz Sayın Baki Şimşek'in de burada kürsüye taşıdığı ve çok önemli bir konu olan, din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmenlerimizle ilgili bir ihtisaslaşma ve ihtisaslaşmadan sonra bölümün kapanması söz konusuydu. Bölüm kapandı ancak 9 bin mezunu var, 200 daha mezun verecek önümüzdeki seneye kadar. Ancak bu arkadaşlarımızın tamamı şu an kendi bölümlerinde atama görmemekteler. Burada şöyle bir yanlış anlaşılma olmasın, ilahiyat fakültesi mezunu arkadaşlarımıza da "Onlar atanmasın" demiyoruz. Buradaki talep şu şekilde Din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmenlerine açılacak olan kontenjanda, o branşlarda dört yıl pedagojik formasyon da görmüş olmaları hasebiyle, öğretmenlik mesleğini doğru icra edecekleri noktasında öncelik tanınmalı, öncelik tanındıktan sonra diğer alanlarda bir ihtisastan bir atama yapılacaksa bu atamanın gerçekleştirilmesi söz konusu olabilir. Değerli milletvekilleri, özellikle tıbbi sekreterler yine aynı dertten şikâyetçi ve diyorlar ki "Biz bölümümüzü bitirdik. Bitirdikten sonra kendi alanımızda çalışamıyoruz." Onun için aslında üniversitelerle ilgili bölümlerde hesaplamalar yapılırken ne kadar mezun vermeli, ne kadar açığımız var; ona göre bir hesaplama yapılıp belki kontenjanlarla ilgili sınırlandırmalar getirilmeli. Eğitimin kalitesi biraz da mezun verdiğiniz kişilerin kendi mesleklerini yapmalarıyla doğru orantılı. Düşünün ki din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmeni ilkokuldaki çocuğa çok sevdiği mesleği olan din kültürü ve ahlak bilgisi dersi veremiyor. Onun yerine, işsiz olduğu için -elbette bir şekilde kendi geçimini sağlamak zorunda, evleniyorsa ailesinin geçimini sağlamak zorunda- başka bir meslekte çalıştığını düşünün. Hakikaten, her biri büyük bir mağduriyet içerisinde. Bu anlamda, özellikle Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında her birimiz gençlerin sesi olduğumuz vaadiyle buraya gelmiş olduğumuzu da göz önünde bulundurarak özellikle geçlerimizin bu haklı taleplerini mutlaka değerlendirip bu anlamda gerekli çözümü üretmemiz gerekmektedir." - ANKARA
17 Haziran 2014 0152 başarmakzorundayım Yasaklı 1- Erdoğan Bayraktar- Çevre ve Şehircilik Bakanı 10 yıla yakın bir süre, TOKİ'de onun akrabası, bunun yakını, şunun torpillisi onlarca kişiyi işe aldı. Bu sistemi şuan Bakanlıkta uygulamaya çalışıyor. Objektif bir sistem olan merkezi KPSS tercihleri ile personel almaya yanaşmıyor. 2- Faruk Çelik- Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı - Görevde yükselmelerde torpilli dönemin kapısı onun döneminde açıldı. - Diyanet İşleri Başkanlığının kendisine bağlı olduğu dönemde, KPSS yazılı sınavına ilave olarak sözlü sınavı getirdi. Diyanete girecek adaylar müftülerin insiyatifine bırakıldı. 3- Hayati Yazıcı- Gümrük ve Ticaret Bakanı Gümrük ve Ticaret Bakanlığındaki memur alımlarını merkezi KPSS tercihleri dışına çıkardı. Şuan hem kendisi, hem müsteşar hem de diğer tüm elitler torpilli adam listeleriyle uğraşıyor. 4- Sadullah Ergin- Adalet Bakanı Bakanlığa personel alımında sözlü sınav en temel değer. Zabıt katipliği gibi sadece uygulamaya dayanan bir unvana personel alınırken dahi sözlü sınav yapılmakta. Aşçısından, zabıt katibine, infaz koruma memurundan hakim adayına kadar her kademeye torpil hakim... 5- Ömer Dinçer Nabi Avcı- Milli Eğitim Bakanı Okul müdürlüğüne sözlü sınavı bir önceki Bakan Ömer Dinçer getirmişti. Ama hayata geçirmek Nabi Avcı'ya nasip oldu. Şuan tüm illerde, siyasetçiler, sendikacılar, bürokratlar okula müdür atamak için olmadık filmler çevirmenin derdinde. Bürokrat susuyor. Sendikacının işine geliyor. Bakan ise görmezden geliyor. 6- Bekir Bozdağ- Diyanetten sorumlu Başbakan Yardımcısı Diyanette torpile dayanmayan bir iş yok gibi. Bu kadar torpilin olduğu bir kurumda ise son Bakanlık görevini Bekir Bozdağ yürütüyor. Bozdağ şuana kadar hiçbir şey yapmış değil. 7- Veysel Eroğlu- Orman ve Su İşleri Bakanı Bir çok Bakan, torpilli personel alınca, geride kalmayayım diye 2013 yılında Orman Muhafaza memuru alımlarına sözlü sınav getirdi. 8- Recep Akdağ- Mehmet Müezzinoğlu Sağlık Bakanı Önceki Sağlık Bakanı Recep Akdağ tüm hastane birliklerine personel alımını objektif sistem dışına çıkardı. Hastane birliklerine 2 kat maaşla personel alındı. Müezzinoğlu hala sorunu görmüyor. 9- İsmet Yılmaz- Milli Savunma Bakanı Tüm kuvvet komutanlıklarına yıllardır sözlü sınav ile personel alınıyor. Alınanlar sadece o veya bu generalin çocuğu oluyor. Bu torpilli düzen Ak Parti iktidarından bu yana değişmedi. 10- Fatma Şahin- Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı/ Cevdet Yılmaz- Kalkınma Bakanı Hem SYDV'lere Fatma Şahin hem de kalkınma ajanlarına Cevdet Yılmaz personel alımında sözlü sınav uygulanıyor. Liyakat en görmezden gelinen değer. 17 Haziran 2014 0224 estrella69 Genel Müdür vay be e bak sen 17 Haziran 2014 1006 repearman Aday Memur bildiğin paralelci çıktı asdasdasd 17 Haziran 2014 1147 cern Genel Müdür ilginç 17 Haziran 2014 1915 başarmakzorundayım Yasaklı ayrıca bu mülakatlarda torpillilere hayırlı olsun,torpilsizlere kader-kısmet denir. 17 Haziran 2014 1922 moses79 Müsteşar Yardımcısı Bunu yapanlar ahirette nasıl hesap verecekler. Haksız yere başkalarının hakkını gaspederek yerleştirenler evlerine helal lokma götürdüklerine mi inanıyorlar. Bu yanlıştan çok çabuk bu torpil gafleti onları da yakmazsa ahirette yakar. 17 Haziran 2014 2026 başarmakzorundayım Yasaklı Bunu yapanlar ahirette nasıl hesap verecekler. Haksız yere başkalarının hakkını gaspederek yerleştirenler evlerine helal lokma götürdüklerine mi inanıyorlar. Bu yanlıştan çok çabuk bu torpil gafleti onları da yakmazsa ahirette yakar. moses79, 8 yıl önce - Alıntıya git onlar haftaya bir cumaya gittiklerinde bütün pisliklerinin affedileceğini düşünen insanlar 17 Haziran 2014 2028 moses79 Müsteşar Yardımcısı onlar haftaya bir cumaya gittiklerinde bütün pisliklerinin affedileceğini düşünen insanlar başarmakzorundayım, 8 yıl önce - Alıntıya git Kul hakkıyla cumaya gitsen ne yazar,Allah'ın huzuruna nasıl çıkacaklar asıl. Siyasal güdümleri uğruna haksızlık denizi yaratanlar bence bu yanlıştan dönüp bolca tevbe etsinler bir daha da böyle yapmasınlar. KPSS,dürüstçe ve hilesiz yapıldığında bu ülkeye gelmiş ve gelebilmiş en adil sınav hükümet de buna değer vermeli artık. İnsanları dersanelere hapsetmeyelim diyorsan,puanların aşağıya inmesine neden olacak,kurumların merkezi atamaya geçişi hızlanmalı. 17 Haziran 2014 2043 isiris Memur geçen gece rüyamda tayyiple karşılaştım fırsat bu fırsat şuna bir derdimizi bir açayım dedim mülakatı kadırsın merkezi atamaya çevrilsin memurluklar o kadar insan emek veriyo diye dil döktüm -mülakatı kaldıramayız dedi ve arkasını dönüp çekip gitti -arkasından koştum hemen tavrımı değiştirdim size olan saygımdan zaman gazetesi aboneliğimi bırakmış bir vatandaşım ben dedim -ve düğüm çözüldü ikna oldu yaverine işaret etti beni 17 Haziran 2014 2125 biihtimal Kapalı 1- Erdoğan Bayraktar- Çevre ve Şehircilik Bakanı 10 yıla yakın bir süre, TOKİ'de onun akrabası, bunun yakını, şunun torpillisi onlarca kişiyi işe aldı. Bu sistemi şuan Bakanlıkta uygulamaya çalışıyor. Objektif bir sistem olan merkezi KPSS tercihleri ile personel almaya yanaşmıyor. 2- Faruk Çelik- Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı - Görevde yükselmelerde torpilli dönemin kapısı onun döneminde açıldı. - Diyanet İşleri Başkanlığının kendisine bağlı olduğu dönemde, KPSS yazılı sınavına ilave olarak sözlü sınavı getirdi. Diyanete girecek adaylar müftülerin insiyatifine bırakıldı. 3- Hayati Yazıcı- Gümrük ve Ticaret Bakanı Gümrük ve Ticaret Bakanlığındaki memur alımlarını merkezi KPSS tercihleri dışına çıkardı. Şuan hem kendisi, hem müsteşar hem de diğer tüm elitler torpilli adam listeleriyle uğraşıyor. 4- Sadullah Ergin- Adalet Bakanı Bakanlığa personel alımında sözlü sınav en temel değer. Zabıt katipliği gibi sadece uygulamaya dayanan bir unvana personel alınırken dahi sözlü sınav yapılmakta. Aşçısından, zabıt katibine, infaz koruma memurundan hakim adayına kadar her kademeye torpil hakim... 5- Ömer Dinçer Nabi Avcı- Milli Eğitim Bakanı Okul müdürlüğüne sözlü sınavı bir önceki Bakan Ömer Dinçer getirmişti. Ama hayata geçirmek Nabi Avcı'ya nasip oldu. Şuan tüm illerde, siyasetçiler, sendikacılar, bürokratlar okula müdür atamak için olmadık filmler çevirmenin derdinde. Bürokrat susuyor. Sendikacının işine geliyor. Bakan ise görmezden geliyor. 6- Bekir Bozdağ- Diyanetten sorumlu Başbakan Yardımcısı Diyanette torpile dayanmayan bir iş yok gibi. Bu kadar torpilin olduğu bir kurumda ise son Bakanlık görevini Bekir Bozdağ yürütüyor. Bozdağ şuana kadar hiçbir şey yapmış değil. 7- Veysel Eroğlu- Orman ve Su İşleri Bakanı Bir çok Bakan, torpilli personel alınca, geride kalmayayım diye 2013 yılında Orman Muhafaza memuru alımlarına sözlü sınav getirdi. 8- Recep Akdağ- Mehmet Müezzinoğlu Sağlık Bakanı Önceki Sağlık Bakanı Recep Akdağ tüm hastane birliklerine personel alımını objektif sistem dışına çıkardı. Hastane birliklerine 2 kat maaşla personel alındı. Müezzinoğlu hala sorunu görmüyor. 9- İsmet Yılmaz- Milli Savunma Bakanı Tüm kuvvet komutanlıklarına yıllardır sözlü sınav ile personel alınıyor. Alınanlar sadece o veya bu generalin çocuğu oluyor. Bu torpilli düzen Ak Parti iktidarından bu yana değişmedi. 10- Fatma Şahin- Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı/ Cevdet Yılmaz- Kalkınma Bakanı Hem SYDV'lere Fatma Şahin hem de kalkınma ajanlarına Cevdet Yılmaz personel alımında sözlü sınav uygulanıyor. Liyakat en görmezden gelinen değer. başarmakzorundayım, 8 yıl önce - Alıntıya git BU SİSTEMİN ADI KISACA RTE Sistemi. Yani sen 90 alsan ne, 100 alsan ne ben bidigimi okurum . 60-70 puanla tanıdıklarım torpille adamlarını alabilir. Sen yüksek puan alsan ne yazar. %50 bana yetki vermiş. işte bu RCE Sistemi. 17 Haziran 2014 2155 sea-city2014 Genel Müdür ben sözlü mülakat/sınava torpil sokanları ve torpili olmayıp bu işi kaybedenlerin en ufak hakları varsa haklarını helal etmemelerini ve Allaha havale etmelerini tavsiye ediyorum.. sanırım şöyle bir hadis varmış ister misin ya Ömer , Dünya onların Ahiret bizim olsun? 17 Haziran 2014 2200 sea-city2014 Genel Müdür ayrıca hak, hukuk, namaz , şeriat diyen bazı kişilerin haksızlık yapıp , rahat hareket ettiklerini görünce , iyice iyice iyice kızıyorum, onlara ..... misalen, adam namaz kılıyo ama benim için öğretim elemanı kadrosu açılcak diyo........... 17 Haziran 2014 2225 biihtimal Kapalı Ben 2012 kpss den sonra kendi alanımda 26cı bölümden bu sınav boyunca 100 personel alındı. Yani ben dilimin ilk 4/1 inin içindeydim. Merkezi alımla sadece 13 kişi alındı. Digerleri mülakatla. Ben rızkımı arayım dedim mülakattan mülakata koştum. Her gittigim yerde liste başı aldum. Sonuç ne arkadaşlar biliyormusunuz HÜSRAN. Merkezi atamayla hayatta atanamayacak kişiler 70 küsrlü puanlarla memur oldular. Yani anlayacagınız bu müslüman hükümet sayesine ekmegimi elimden aldılar. Şimdi puanım yandı. Büyük hesap gününü bekliyorum. Ben o puanı gündüz amelelik yaparak gece ders çalışarak almıştım. Ama bu erdogan sistemi hayellerimi aldı. ADALETİN BUMU DÜNYAAAAAA Davacıyım arkadaşlar mahşer günü bunlardan davacıyım. Müslüman geçinipte kul hakkı yiyenlerden, busistemi kurup destekleyenlerden, müslüman geçinipte müslümanın hakkını elinden alıp hak etmeyen ahmaklara verenlerden ... DAVACIYIM. 03 Ağustos 2014 1452 sea-city2014 Genel Müdür sözlü mülakatların kaldırılması için neler yapılabilir 03 Ağustos 2014 1519 sirrage33 Şef Bu mesaj 10'un üzerinde eksi oy aldığı için gizlenmiştir. 03 Ağustos 2014 1525 sirrage33 Şef Bu mesaj 10'un üzerinde eksi oy aldığı için gizlenmiştir. 03 Ağustos 2014 1529 fkeskin1 Kapalı oy verenlere işsizlik müstehaktır ! 03 Ağustos 2014 1530 sirrage33 Şef Bu mesaj 10'un üzerinde eksi oy aldığı için gizlenmiştir. 03 Ağustos 2014 1607 m kucuk Daire Başkanı kul hakkına önem veren birisiyim bunda kul hakkı var mıdır bilemem Alimlere sormak gerekir. Şahsi görüşüm Sultan Osman gazinin "Dinsiz adama devlet işi verilmez" sözünden ileri gelir. Benim için aslolan İslam dinidir her müslüman gibi. İslam dinine katkıları olacaksa yada tam tersi İslam dini aleyhine çalışması olmayacaksa kpssden 95-100 almasına gerek yoktur benim görüşümde. sirrage33, 8 yıl önce - Alıntıya git bi yürü git! Adama bak sen ya Osmanlı'da yaşadığını sanıyor bu, Alooo burası Osmanlı sünni ülkesi değil, TÜRKİYE CUMHURİYETİ'dir. Burada vatandaşlar arasında ayrımcılık yoktur. Bir anayasası vardır ve bu anayasada kimseye dil, din, ırk, mezhep, cinsiyet vs. gözetilerek ayrımcılık yapılmaz diyor. Sen nerede yaşıyorsun?? 03 Ağustos 2014 1622 sirrage33 Şef bi yürü git! Adama bak sen ya Osmanlı'da yaşadığını sanıyor bu, Alooo burası Osmanlı sünni ülkesi değil, TÜRKİYE CUMHURİYETİ'dir. Burada vatandaşlar arasında ayrımcılık yoktur. Bir anayasası vardır ve bu anayasada kimseye dil, din, ırk, mezhep, cinsiyet vs. gözetilerek ayrımcılık yapılmaz diyor. Sen nerede yaşıyorsun?? m kucuk, 8 yıl önce - Alıntıya git Bu mesaj 10'un üzerinde eksi oy aldığı için gizlenmiştir. Toplam 142 mesaj
MEB sözlü mülakat aşaması selam arkadaşlar meb sözlü mülakatına daha önce katılanlar yada bu konu hakkında bılgı sahıbı kısıler bıldıklerını yazabılır mı ?? yada hep dogru cvp lar versekte sözlü mülakat oldugu ıcın gene torpil olur deyıp sımdıden pes mı etmeli?? olumlu olumsuz her turlu cevaplarınızı beklıyorum... Sözlü mülakat dendiğinde neyin ne olacağını kimse bilemez. Sözlü mülakatlarda soru fantazileri efsanedir... sadece mulakata 10 davet edildi . kasim yıldırım hasan yıldırım isimleri cok dikatimi cekti ve 7 sırada ki kişi nin ismi ise Mustafa ÖZÇİÇEK diye biri dogum yeri BOŞ bırakmişlar torpilin en aglası var tabii ewet bir torpil macerası daha sonuclandı ve dayısı olanlar iş başı yapacak ne yani dayısı olana sorulan soru cumhurbaşkanımız kimdir dayısı olmayana meb bakanı kımdır ? dayısı olan mülakatta 2 dk içeride duruyor bizim pestilimiz cıkıyor nereden eleyebiliriz diye HAKKIMIZI YİYENLERİ ALLAHA HAVALE ETMEKTEN BASKA CAREMİZ YOK . Sınavı kazanmış insanlara Mülakat yapmadaki amaç ne olabilir senin bilginimi ölçüyorlarD 100 tane soruya doğru cevap verip olum konuşmalarınla ordaki insanları etkilemek yerine adını söyleyebilceğin bi dayın varsa iş senindir omülakat fasa fiso başvuran insanlardan en yüksek puanlı olanı almak varken mülakatla en düşük puan almış insan bile giriyorsa bu işte çapan oğlu olduğunun ispatıdır bence torpil yapılacağını düşünerek hareket etmeyin. rahat davranın kendinizden emin olun. bazen insanların size sordukları değil sormadıkları daha önemlidir. bir de bence internetten özel sektörde iş başvurularında neler sorulur ne tarz cevaplar verilir bir araştırın. sözlü mülakatta hep torpil oluyor zaten tanıdık oldu mu her türlü geçersin olmadı mı sana sorarlar örnek altın ayı ödülünü hangi film almıştır? cevap BAL bu soruyu bir arkadaşımıza sormuşlardı.. işte türkiyedeki bölgeleri sayın, kktc cumhurbaşkanının ismi falan filan güncel gelişmelerden soruyorlar bu gibi soruları arkadaşa sordular hepsine doğru cevap verdiği halde yine geçemedi istediği adamı alıyorlar kısacası.. kimse torpil olup olmayacağını bilemez ama şans diyelim.. Adalet mülakatında BÜLENT ERSOYUN KADIN OLMA YILI SORULMUŞ kaç kişi bilmiştir dayısı olan 1982 demişse kadın olma yılı 1982dir bu iş böyle; sözlü mülakat olayı bence baslı basıan torpil demek bence sözlü mülakatın adını değistirmeleri gerek torpil mülakat diye yokse ne kadar dogru cvp versekte olmuyor kendımden bılıyorum bugun yasadım cunku .sözlü mülakat yerıne kura cektırselerde en azından kısmet degılmıs derdım üzülmezdim torpil konusunuda aklıma getirmezdim. Alıntı Alıntı Yapılan Kişi xxxman dayısı olan zaten sorulan butun soruların cvp yanlıs ları varsa dogru bıze gelıncede dogrularımızda yanlıs oluyor o kadar tarih yada coğrafya soruları varken bülent ersoyu sormak ta işin acayıp kısmı . KARDEŞİM SİZE NE SORULDU? benim bildiğim mülakata ayrı ayrı alıyorlar kimin neye doğru cevap verdiğini yanlış cevap verdiğini mülakattaki bilir kişiler bilir dayısı olan cevaplamasada olur alıncak kişinin doğrusu yanlışı kayıtmı ediliyor sankio xxxman; ewet kardesım senınde dedıgın gıbı ayrı ayrı alıyorlar ama cıkan kısı ıcerıde neler soruldugunu soyledı ve ılk mulakatı oldugu ıcın cok heyecan yaptıgını soruları ıkıser kere tekrarlattıgını soyledı kız cıktı tıtrıyordu heyecandan bende heyecan yoktu hayatımı anlattım neler yaptıgımı ne gıbı egımtım aldıgımı hangı kursları bıtırdıgımı soru yagmuru vardı bırı bıtmeden baskası soru soruyordu butun sorulara cvplarım dogruydu ama ben yaklasık 30 dk durdum ıcerıde heyecan yapan kız 2-3 dk cıktı ve kazanan o kız oldu .yanı cevaplamasada oldu KENAN KARDEŞİM BELKİDE SENİ ÇOK KONUŞUYORSUN DİYE ALMADILARD kardeş hayırlısı olsun boşver dünyanın sonu değil bu torpillerin sonu gelmez adım attığın yerde dayın olcak yoksa mercimek boyu kadar yol alamazsın iş hayatında sözlü mülakat farklı bi olaydır kimin nasıl geçeçeği belli olmaz.. normalde cok konusanbırı degılım sakın saygılı biriyim . bu dunyada hep dogru yapmakla biryerlere gelın mıyormus onu bır kere daha öğrentmıs oldular sağolsunlar .
Modern çağ ekonomik, teknolojik ve sosyokültürel değişimlerin etkisiyle yeni çalışma alanları yaratmakla birlikte, aynı zamanda bu değişimin hızına entegre olamayan bir takım iş alanlarını usulca piyasadan sildi. Bu uluslararası rekabet ortamında, gerek özel sektörde gerek kamu sektöründe, günümüz teknolojisine uyum sağlayabilen, liyakatli eleman ihtiyacını, sayıları on binleri bulan adaylar arasından seçmek daha da zorlaşmış görünüyor. Ahlaki değerlerin geri plana itildiği, liyakatin yerini tanıdıklığın aldığı ve denetimin çok güç olduğu bu eleme sürecinin baş aktörü olarak ise karşımıza devasa bir sorun çıkıyor Mülakatlar. I. Sözlü Sınavların Yargısal Denetimi Mümkündür Sözlü sınavların denetlenip denetlenemeyeceği sorusuna sınavın gerçekleştirildiği sektöre göre cevap vermek gerekir. Özel sektör işleri için yapılan mülakatları, işverenin eşit davranma yükümlüğü kapsamında düşünebiliriz ancak bunların hukuki denetimi mümkün görünmemektedir. Zira İş Kanunu’nun 5. maddesinde, “işverenin eşit davranma yükümlülüğü”ne aykırılığın yaptırımı, yalnızca iş ilişkisinde veya sona ermesinde uygulanmaya imkan verir şekilde düzenlenmiştir. İş ilişkisi kurulmadan önce işverenin eşit davranma yükümlülüğü bulunmamaktadır. Türk İş Hukuku doktrininde de, işverenin girişim ve sözleşme özgürlüğü nedeniyle işe alma sırasında eşit davranma yükümlülüğünün bulunmadığı baskın görüş olarak kabul edilmiştir. Buna karşın kamu sektöründe, personel alımı, lisansüstü eğitim programlarına kabul, akademik yükselme vb. için yapılan mülakatlar yargısal denetime açıktır. Çünkü kamu hizmetine girme hakkı, Anayasa’nın 70. maddesinde koruma altına alınan temel haklardandır. Bunun yanında idarenin tüm eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açık tutulmuştur Anayasa m. 125. Ancak mülakatların sözlü olması bu denetimi oldukça zorlaştırmaktadır. Sınavların yapılış usul ve esasları hakkında açık düzenlemelerin olmaması da diğer bir etken olarak karşımıza çıkmaktadır. Sözlü sınavların denetimi için idari yargıda iptal davası açmak ve yürütmenin durdurulmasını talep etmek mümkündür. Birer idari işlem olan sözlü sınavların bu şekilde yetki, şekil, sebep, konu ve amaç unsurları yönünden hukuka uygun olup olmadıkları denetlenebilir. Mahkeme, sınavda şekil ya da içerik bakımından bir hukuka aykırılık tespit ederse söz konusu idari işlemi sınavı iptal edecek ve böylece davacı yeniden sınava alınabilecektir. Burada dikkat edilmesi gereken, mahkemenin sınavı iptal etmesinin davacının sınavı direkt kazanması, lisansüstü eğitime direkt kabul edilmesi yahut kadroya atanması sonucunu doğurmayacağıdır. Danıştay 5. Hukuk Dairesi’nin, 2007/1771 E, 2008/3008 K, T sayılı kararında bu husus, “davacının söz konusu göreve doğrudan atanması sonucunu doğuran bir karar niteliğinde olmadığı, yalnızca, yukarıda belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde yeniden alınacağı sözlü sınav sonucunda ortaya çıkacak olan değerlendirme ve puana göre, işlem tesis edilmeye yönelik olduğu tabiidir” şeklinde ifade edilmiştir[1]. II. Şekil Denetimi Sözlü sınavların iptali için açılan davalarla ilgili Danıştay kararlarını incelediğimizde sınavların daha çok şekilsel eksikliklerine dayalı bir denetim yapıldığını görüyoruz. Sözlü sınavların niteliği gereği bilirkişi incelemesinin mümkün olmayışı ve sınavın değerlendirilmesinde idarenin takdir yetkisinin devreye girmesinden mütevellit, sözlü sınavların denetiminde, sınav jürisinin usule uygun oluşturulmaması, sınavın ses ve görüntü kaydının yapılmaması gibi şekli eksiklikler ön plana çıkmaktadır. Uygulamada yol gösterici olması için Danıştay kararlarından örneklerle, sınavlardaki bazı asli şekil bozukluklarından kaynaklanan hukuka aykırılıkları açıklayalım. Öncelikle, incelediğimiz kararların bir kısmında sınav jürisinin usulünce oluşturulmamasından dolayı iptal kararları verildiğini görmekteyiz. Örneğin, sınav jürisinde adayın daha önceden çekişmeli olduğu bir öğretim üyesinin yer alması Danıştay tarafından hukuka aykırı bulunmuştur Danıştay 8. Daire, 1999/526 E, 2000/8502 K, T. Söz konusu kararda, jüri üyesinin davacıya karşı tutumu nedeniyle soruşturma geçirmiş olması sınavın nesnelliğine kuşku düşürücü nitelikte bulunmuş ve dava konusu edilen sınav iptal edilmiştir[2]. Yine, 3 kişilik jüri heyetindeki 2 kişinin evli olması, imkan varken jüride 5 yerine 3 üyenin bulunması yahut jüri üyelerinin davacı ile aynı ana bilim dalında yer almaması da jürinin oluşumundaki usulsüzlüklere örnek verilebilir. Buna karşın, tali şekil bozuklukları Danıştay tarafından iptal sebebi olarak görülmemektedir. Örneğin, bir kararda, davacının doçentlik sınavının kollokyum aşamasında jüri üyelerinin akademik giysilerini giymemiş olmaları sınavın sonucunu etkileyecek ve geçersiz sayılmasını gerektirecek nitelikte bulunmamıştır Danıştay 8. Daire, 1984/74 E, 1984/1345 K, T[3]. Son yıllarda verilen kararlarda, sınavın ses ve görüntü kaydının alınması ile sınav soru ve cevaplarının tutanağa bağlanması konularının üzerinde durulmaktadır. Gerçekten de sözlü sınavlarda tutanak, ses kaydı gibi yazılı delillerin olmaması halinde delil tespiti ve bilirkişi incelemesinin yapılamaması hangi adaya hangi soruların sorulduğunun, bazı adayların kayırılıp kayırılmadığının tespitini imkansızlaştırmaktadır. Nitekim Danıştay eski yıllarda verdiği bir kararda, “sınavın sözlü olarak yapılmış olması ve sözlü sınava ait yazılı delil bulunmaması nedeniyle delil tespiti yoluyla bilirkişi incelemesi yaptırılarak iddiaların doğruluğunun saptanamayacağı” gerekçesiyle davayı reddetmiştir Danıştay 11. Daire, 1978/3810 E, 1979/2892 K, T[4]. Güncel kararlarda, etkili bir denetim için sınav öncesinde soru ve cevapların hazırlanması ve sınav esnasında tutanağa bağlanması gerekliliği vurgulanmaktadır. Örneğin Danıştay’ın geçtiğimiz aylarda verdiği bir kararda, “adayların katıldığı sözlü sınav öncesinde, sınavda sorulacak soruların hazırlanması, her adaya sorulan soruların ve verilen cevapların kayda geçirilmesi ve adayların verdiği yanıtlara hangi komisyon üyesince, hangi notun takdir edildiğinin tutanakta ayrı ayrı gösterilmesi” gerektiği belirtilmiştir Danıştay 2. Daire, 2016/7249 E, 2016/7249 K, T[5]. Adayların sınav performansının objektif olarak değerlendirilmesi ve bu sayede hukuk devleti ilkesinin hayata geçirilmesi ancak sınavların ses ve görüntü kaydının alınması ile mümkün olur. Sözlü sınavın ve sınav sonucu tesis edilen işlemin yargısal denetimi için gerekli tüm unsurların yetki, şekil, sebep, konu, amaç oluşturulmasını sağlamak idarenin görevi olduğundan dolayı ilgili idarenin, yargısal denetimi ortadan kaldıracak, imkansız kılacak ya da güçleştirecek şekilde bir idari işlem tesis etmemesi gerekmektedir[6]. Bu noktada Danıştay’ın konuyla ilgili içtihatları son derece önemli ve yol göstericidir. Örneğin Danıştay’ın bir kararında, yazılı sınavda Türkiye olan adayın mülakatta başarısız bulunmasındaki hukuka aykırılığın, sözlü sınava ilişkin yapılan görüntülü sesli kayıt üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak uyuşmazlık hakkında bir karar verilmesi suretiyle giderileceğinin altı çizilmiştir Danıştay 2. Daire, 2016/781 E, 2016/810 K, T. Sınav öncesi ya da sınav esnasında yapılması gerekli aşamaların tamamlanmaması ve sınavın kurallara, varsa yönetmelik esaslarına uygun yapılmaması da kararlarda vurgulanan usuli eksikliklerdendir. Örneğin, bir doktora tezinin öğrenci tarafından savunulmasına izin verilmemesi yahut fiziki aktiviteye dayalı bir sınavda gereken sürenin adaya tanınmaması iptal sebebi olabilir Danıştay 8. Daire, 2004/2498 E, 2004/4692 K, T. III. İçerik Denetimi Sözlü sınavların içerik denetimi, yani verilen puanın yargısal denetimi, aksi görüşler olmakla birlikte doktrinde genel olarak, “idarenin takdir yetkisi” kavramı ekseninde ele alınmaktadır. Bilindiği üzere, idarenin ne zaman, nerede, nasıl bir işlem yapacağının hukuk kuralları ile baştan itibaren emredici şekilde belirlenmediği durumlarda idareye takdir yetkisi tanınmıştır[7]. Ancak bu yetki, elbette nesnel objektif ölçüler içinde, yasal amaca ve kamu hizmetinin gereklerine uygun biçimde kullanılmalıdır. Bu noktada yargı, idari eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlı olup hiçbir surette yerindelik denetimi yapmamalıdır. Zira Anayasa m. 125’e göre, yürütme görevinin kanunlarda gösterilen şekil ve esaslara uygun olarak yerine getirilmesini kısıtlayacak, idari eylem ve işlem niteliğinde veya takdir yetkisini kaldıracak biçimde yargı kararı verilemez. İdarenin “kamu yararına” kullanmak zorunda olduğu takdir yetkisinin denetimi ise iki halde mümkündür Bunlar, açık takdir hatası, eşitlik ve ölçülülük ilkesine aykırılık halleridir. Danıştay, sınav değerlendirmelerinin idarenin takdir yetkisi bulunduğunu kabul etmekle birlikte bunun sınırsız olmadığı ve denetlenebileceği görüşündedir. Yargı makamları idarenin takdir yetkisine müdahale edemese de bazı durumlarda, örneğin jüri üyelerinin verdikleri puanlar arasında fahiş farklılıkların olması halinde, bu durum iptal sebebi olarak kabul edilerek içerik/yerindelik denetimi yapılmaktadır. Örneğin bir kararda, sınav değerlendirme kurulu üyelerinin puanları arasında fahiş farklar bulunması gerekçesiyle ölçülülük ilkesi yönünden bir inceleme yapılmış ve sözlü sınav iptal edilmiştir Danıştay 5. Daire, 1986/564 E, 1986/1372 K, T[8]. Buna karşın özellikle uygulamaya dayalı sınavlarda, bilirkişi incelemesi ve delil tespitinin mümkün olmadığını, bale-resim gibi alanlarla ilgili sınavlarda ve özel yetenek sınavlarında içeriğin denetlenemeyeceğini kabul etmek gerekir. Bilirkişi incelemesi yaptırılabilecek sınavlarda ise bilirkişinin incelemesi, idarenin takdir yetkisini ortadan kaldıracak şekilde olmamalıdır. Danıştay, bilhassa özel yetenek sınavlarında, yapılacak denetimi yerindelik denetimi olarak nitelendirmekte ve genel olarak bu davaları reddetmektedir. Danıştay’ın bir kararında, ses ve görüntü kaydı yoksa, sınavın doğası gereği, ilgilinin sözlü sınav performansının sonradan değerlendirmesinin yapılamayacağından bahisle, yazılı ve sözlü sınav sonuçları arasındaki değerlendirme farklılığının tek başına iptal sebebi olamayacağı belirtilmiştir Danıştay 8. Daire, 2004/341 E, 2004/3332 K, T. Yine, bale dersinin sınavıyla ilgili açılan bir iptal davasında Danıştay, Klasik Bale dersi sınavının uygulamalı olarak yapıldığı ve bilirkişi incelemesi yaptırma olanağı bulunmadığı, değerlendirme konusunun davacının sınavda gösterdiği performans olduğundan sonraki bir tarihte yeniden değerlendirilmesi olanağı bulunmadığı gerekçesiyle temyiz istemini reddetmiştir Danıştay 8. Daire, 2003/2058 E, 2003/5408 K, T[9]. Dipnotlar Karar örnekleri ve incelemeleri için bkz. Yasin Sezer / Hüseyin Bilgin, “Sözlü Sınavların Yargısal Denetimi”, Türkiye Barolar Birliği Dergisi, 2009, S. 86, ss. 168-188. ↩︎ Benzer karar için bkz. “Daha önce eserlerin incelenmesi aşamasında olumsuz görüş bildirerek takdir hatasına düştüğü belirlenen jürinin, doçentlik sınavı sözlü aşamasında da bilim jürisi olarak görevlendirilmesinin yapılacak değerlendirmenin objektifliği konusunda kuşku uyandıracağı…” Danıştay 8. Daire, 1992/2742 E, 1993/2518 K, T sayılı karar. ↩︎ Karar için bkz. Jülide Gül Erdem, “Danıştay Kararları Işığında İdarenin Takdir Yetkisi Kavramı”, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayımlanmamış Doktora Tezi, Ankara 2013, s. 140. ↩︎ Karar örnekleri ve incelemeleri için bkz. Turgut Tan, “Sınav Ve Jüri Değerlendirmelerinin Yargısal Denetimi”, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilimler Fakültesi Dergisi, 1996, S. 1, ss. 409-423. ↩︎ Aynı yönde bkz. Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, sayılı yürütmeyi durdurma kararı; Danıştay 5. Daire, 2016/1274 E, 2016/1035 K, T; Danıştay 12. Daire, 2015/2686 E, 2015/5750 K, T. ↩︎ Ayrıntılı açıklama için bkz. Sezer / Bilgin, s. 175 vd. ↩︎ İdarenin takdir yetkisi hakkında ayrıntılı bilgi için bkz. Kemal Gözler, “İdare Hukuku”, Bursa 2009, Ekin Yayınevi, C. I, vd. ↩︎ Bkz. Mustafa Avcı, “Doçentlik Sınavı Ve Doçentlik Kadrosuna Atanma”, Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 2009, ss. 11-43, s. 26. ↩︎ bkz. Sezer / Bilgin, s. 180. ↩︎
sözlü mülakatta torpil nasıl yapılır