🎰 Karadeniz Türküleri Ve Yaşanmış Hikayeleri

1 Halk hikâyelerinin konulan genellikle aşk (Ereişli Emrah, Derdiyok ile Zülfi Siyah, Arzu ile Kamber, Tabir ile Zühre, vb.) ve kahramanlık (Köroğlu, Kaçak Nebi, vb)tır. Bazen de iki konu birlikte işlenmiştir (Kirmanşah, Yaralı Mahmut, Şah İsmail, Bey Böyrek, vb). Türkülerimizin Hikayeleri www.forumhatti.com ;t18;t18;t18 Kesik Çayır Biçilir Mi? "İnce çayır biçilir mi Sular ayaz içilir mi Bana yardan vaz geç derler Yâr tat'lolur geçilir mi" Meram bağları Meram çayırları tanıktır böylesi yiğit her anaya kısmet olmaz. İnadına mertti inadına yiğit inadına Mutlaka Dinlemeniz Gereken Karadeniz Türküleri 31/05/2015 Kazım Koyuncu, Resul Dindar, Ayşenur Kolivar başta olmak üzere dinlemeye doyamayacağınız müzisyenlerden Karadeniz türkülerini sizler için derledik. Karadeniz kültürü, tarihi, folkloru, müziği ve haberleri. Karadeniz müziğinin genç temsilcilerinden Aydoğan Topal ilk albümü Heyyamo'nun ardından ikinci solo albümü "Kuzey"i dinleyicileriyle buluşturdu 13 eserin yer aldığı "Kuzey" albümünde, 12 eser Aydoğan Topal’a ait. TÜRKLERE ÖZGÜ DİN VE İNANIŞLAR. Türkler, Moğollar ve Tunguzlar - Mançular, Altay dil ailesine mensup ve birbirleriyle sıkı ilişki halinde olan toplumlardır. Türk dini dediğimizde aslında bu üç. toplumun da etkisiyle gelişmiş bir din kültüründen bahsediyoruz.4 Özellikle Şamanizm, daha önce de söylediğimiz gibi Türkülerin yaşanmış kısa hikayeleri. İfrin'in devamıdır, 1. Kitap ile bağlantılıdır. Her gün 1 bölüm gelmektedir. Karadeniz Bölgesinin Doğu Karadeniz tarafında kalan Rize'yi doğuda Çayeli ve Güneysu, güneyde İkizdere, batıda Derepazarı ve Kalkandere, kuzey kısmı ise Karadeniz ile çevrilidir. Rize Ferhatile Şirin Efsanesi(Efsaneler) Ferhat, nakkaşlık yapan, Şirin ’e sevdalı yiğit bir delikanlıdır. Saraylar süsler, fırçasından dökülen zarafetin Şirin’e olan duygularının ifadesi olduğu söylenir. Amasya Sultanı Mehmene Banu’ya, kız kardeşi Şirin için, dünürcü gönderir Ferhat. KaradenizGümbür Gümbür Gümeler / Kandıra Türküsü – 1. Kocaeli Kandıra Karadeniz Gümbür Gümbür Gümeler. TRT Repertuar No: 00093. Kaynak Kişi: Hayriye Anıl Derleyen: Mustafa Hoşsu. Notaya Alan: Mustafa Hoşsu. Kategori: Kandıra Türküleri Okumaya devam et. (1) Hulki Cevizoğlu (2) Hüseyin Laptalı (1) vwjnHHs. Karadeniz türküleri – Mamaş FM – Türkü Radyo Özellikle son yıllarda bir çok dizi ve filmde kullanılan karadeniz türküleri geçmişte bölgesel olarak dinlenirken günümüzde evrensel Atv ekranlarında yayınlanan Sen Anlat Karadeniz tüm heyecanı ile devam ederken dizinin son bölümünde çalan şarkılar merak konusu oldu. Bizde dizinin son bölümünde çalan şarkı ve türküleri sizlerle paylaşıyoruz. Sen Anlat Karadeniz Çalan Kaderim Böyle İmiş Şarkı Sözleri … Hareketli Karadeniz Müzik Listesi. Abdullah Karaman - Cimcime. Ağasarlı Zülfiye - Horon. Oyun oyunu oyunuFalcı enfal bakırköyPetrol yağı bulmacaNeçə kilo 70 kilo taxırKurs suallarıTürkiyədən çinə maşınla neçə saatSarsıdıcı pozaAslan maksTürkiyə iptv m3uMedcezir çekildiği yer Yöredeki türkü sözlerinin çoğu kısa mesajlı ve kolay anlaşılır niteliktedir. Doğu Karadeniz türkülerinin sözleri, yöre insanının psikolojik yapısı, yörenin Karadeniz Atma Türküleri En Orjinal Örnekler. Hemşin Atma Türkü geleneğinin uzun yıllardan beri yoğrulduğu, geliştiği; adeta bu geleneğin cevheri konumundadır. Hemşin Atma Türküleri… Rize Yöresi Türküleri Şarkı Sözleri - Güncel ve popüler 72 şarkı sözüne ulaşabilirsiniz. [Arama Yap] - [Ana Sayfa] R > Rize Yöresi Türküleri Şarkı Sözleri Listen to Karadeniz Türküleri Teklif on Spotify. Mete Şahin Album 2018 10 songs. Çırpınırdı Karadeniz Türkü Sözleri. Çırpınırdı karadeniz. Bakıp Türk'ün bayrağına. Ahhh ölmeden bir görseydim. Düşebilsem toprağına. Sırmalar sarsam koluna Öyle gitmek mi olur da yüreğun hiç yanmamiş. Oy oy dertlerum ben sevgime ağlarum. Yakar sevda ateşi yar bağruma taş basarum. Oy oy dertlerum ben sevgime ağlarum. Yakti beni bu sevdaluk hem söyler hem ağlarum. Yakar beni bu sevdaluk hem söyler hem ağlarum. Kader böyle değildi da gittin de ne oldu yar. 2022. 5. 7. Özellikle türküleri ve şiirleriyle her insanın kulağına aşina olduğu Karadeniz, günümüzde çok özel sözleri ile ön plana çıkıyor. Pek çok insan Karadeniz Türküsü İzle - Müzik Videoları Türküleri içeriğinde tüm zamanların en güzel Karadeniz Türkülerini bulabilir, aynı zamanda Karadenizli sanatçılar hakkında bilgi sahibi olabilirsiniz. İşte, gelmiş geçmiş en güzel Karadeniz Türküler sözleri Alfabetik sıraya göre düzenlenmiş tüm türkü sözleri, türkü hikayeleri, türkü notaları ve biyografilere ulaşabileceğiniz web sitesi. Türkü Sözleri ve Türkü Hikayeleri Rize Türküleri Karardı Karadeniz Türkü Sözü ŞarkıSelcuk Balci Feat Yasemin Yildiz Aglarim Şarkı Sözleri Masallar-Gerçek Hikayeler Komedi Çeşitli Efsaneler Atma Türkü Karadeniz Tarihçesi Antik Çağlarda Karadeniz Coğrafi Bölgeler. Karadeniz turkusu - bu ayrilik sevdigumklip heremsoyleyen ali bakanay Karardı Karadeniz de yar yar oy. Sardı dört yanimuzu da yar aman yavrum aman. Bu gaybana sevdaluk da yar yar oy. Türkü Yurdu Türkiyenin en büyük türkü dostları sitesidir. Ahmet Özdemir Karadeniz Karadeniz Türkü Sözleri - Türkü Notaları - Türkü Hikayeleri 0312. karadeniz turkulerinde cumlelerin yarida kesilmesinin nedeni, bu turkuler genellikle sirtta yukle yamac yukari cikarken soylendigi icin arada bir soluksuz … KARADENiZ Sarkilari. 3,306 likes 23 talking about this. Karadeniz müziginin paylasildigi sayfadir amac karadenizin amator yada duyulmamis eygilerini Facebook is … Artvin Türküleri - Karadeniz Bu Gönlüm Bu sayfada Artvin yöresine ait Karadeniz Bu Gönlüm türküsünün sözleri bulunmaktadır. Türkü Sözü Bu gönlüm de yükseklerden … Karadenizin en iyi 10 türkü sözleri Karadenizin en iyi 10 türkü sözleri Karadeniz destanları Bayburt ili Tarihçesi ve hakkında bilgiler » Sayfa 1 Eşref - 1957 Karadeniz türküleri … Karardı Karadeniz türkü sözlerini okuyabilirsiniz. Hasan Tunç diğer türküleri de Turku Yurdu sitesinde. Sevdaluk Yürek Yakar Lyrics by Mesut Kaya from Kuzey Karadeniz Türküleri. Now, listen to all your favourite songs, along with the lyrics, only on JioSaavn. türkü sözleri türkü notaları türkü hikayeleri gönül verenler bağlama-nota ozanlarımız halk müziği konser-tv kitaplık yazılar sözlük arşiv linklerimiz görüşleriniz site içinde ara … 2019. 8. 24. Yine bir Karadeniz türküsü olan 'Sevdaluk' türküsünün de dizide çalan şarkılar arasında olması düşünülüyor. İşte Sevdaluk türküsü sözleri. Alfabetik olarak 35 kayıttan oluşan Karadeniz türküleri listelenmektedir. 16 Nisan 2002 tarihinden beri yayındayız Etiket çırpınırdı karadeniz türkü sözleri. Ahmet Cevat unutulmamalı! Gelişmelerden Haberdar Olun. . Kaydol. Niğde Bor Haberleri. numeroloji hesaplamabeliever çevirikardeşim benim 2 izlettnet şikayet etme en etkili 2 yolucn ücretsiz oynaezel oyuncuları selma Simbionik titan 1 sezon 1 bölüm izleAda eye xəstəxanasıYeni aya baxınAktiv ayt 3 sınaq cavab açarıSerial kanalını izləyin dOnun adı əzəm mustafa karataş duasıdırHg255s firmwareMaflor damcı qiyməti Bir Yıldız Doğdu Yüceden Niğde yöresi Bir yaz mevsimi koyunculuk yapan bir grup yaylaya çıkar. Bu grup içinde sözlü olan iki de genç vardır. Gençler yaylada rahatça buluşabilecekleri için seviniyorlardı. Çünkü köyde evleri yakın olduğu için komşuların görme tehlikesi vardı. Bir gün iki sevgili gündüzden bir buluşma yeri tespit ederler ve derler ki; bu gece şu kayanın dibinde buluşalım. Gece olur ve oğlan erken saatte kayanın dibinde ayın inmesini ve sevgilisinin gelmesini bekler. Şans bu ya; ay iner inmez arkasından yörede "Sarı Yıldız" adı verilen Şafak Yıldızı doğar ve ay ışığından hiç de farkı olmayan yıldızın şavkı her yeri aydınlatır. Bu yüzden kız da kendisini bir gören olur diye sevgilisinin yanına gelemez. Oğlan da o gece sevgilisi ile buluşmasına engel olan sarı yıldıza bu türküyü söyler. Türkünün sözleri Bir Yıldız Doğdu Yüceden Aman Bir Yıldız Doğdu Yüceden Yâr Yâr Yâr Yâr Yâr Yâr Aman Şavkı Vurdu Pencereden A Leylim Leylim Kavlim Var Dün Geceden Aman Kavlimiz Var Dün Geceden Yâr Yâr Yâr Yâr Yâr Yâr Aman Niye Doğdun Evler Yıkan Beller Büken Yıldız Dön Sarı Yıldız Tekerlendi Aman Sarı Yıldız Tekerlendi Bal Dudaklar Şekerlendi Şimdi Kızlar Şikarlandı Niye Doğdun Evler Yıkan Beller Büken Yıldız Dön Kırmızı Gül Demet Demet Kırmızı Gül Demet Demet Kırmızı gül demet demet, Sevda değil bir alamet, Balam nenni, yavrum nenni Gitti gelmez ol muhannet Şol revanda balam kaldı, Yavrum kaldı, balam nenni... Nenni ya! Nenni ki nenni!. Yavrum nenni! Bir demet kırmızı gülle gelen nenni!. Nasıl oluyor derseniz, türkünün dilini açmak gerek... Varıp sormak gerek türküye ''Ey türkü nedir bu demet demet kırmızı gül ve de nenni!. Yavrum nenni... Balam, nenni''. Bu demet demet gül hem de kırmızısından, sevgiliye duygu mu taşıyor? Neden kırmızı gül de kır papatyaları değil? Şöyle sarılı beyazlı, düz sarılı, öküz gözü gibi, kırdan toplanmış papatyalar değil de, demet demet kırmızı gül? Onların sevgi dili yok mu?. Onlar duygu simgesi gül kat... Ama bir tek!. Benim tek gülümsün, gönlümdeki yerin kır çiçekleri kadar engin, kır çiçekleri kadar zengin ve doğal, demiş olmazmısın? Ama senden iyisini bilecek değiliz ya!. Kırmızı gülü seçmişsin sen. Hem de demet demet... Ha bir de 'balam' meselesi var! Yavrum diyorsun... 'Nenni' diyorsun 'Gitti gelmez' diyorsun. Yoksa bir ananın balasına, yavrusuna çağrısı mı bu? Şol Revan'da kalan balası üstüne mi söylenmiş?. REVAN, bugünkü adıyla ERİVAN, yani günümüzde Ermenistan'ın başkenti... Türkümüze konu olan olayın geçtiği zaman ise, büyük olasılıkla 17. yüzyıl sonrası... Neden derseniz, REVAN Osmanlının önemli bir ticaret merkezi o zamanlar. Ama bir ara elden çıkmış, Safeviler işgal etmiş. Yıl 1635. Dördüncü Murat ikiyüzellibin kişilik bir orduyla REVAN seferini düzenlemiş. Sekiz ay, yirmi dokuz günlük kuşatma sonunda, REVAN yeniden Osmanlı topraklarına katılmış. Eskisi gibi kervanlar gider gelir olmuş. Mal götürüp, mal getirmişler... Memet de gidip gelen kervancılardan birisi... Anasının da tek 'balası'... Tek oğlu!. Erzurum yöresinde üç beş dönümlük tarlalarını ekip dikiyorlar... Yetiştirdikleri ürünü de kervana katıp, REVAN'da satıyor Memet... Memet de Memet hani... Karayağız bir delikanlı... Taşı tutsa, suyunu çıkaracak kadar güçlü. Bir de alışkanlığı var Memet'in. Her akşam tarla dönüşü, bahçelerden derlediği demet demet gülleri getiriyor anasına.. Anayla oğul arasında bir simge gibi kırmızı gül demeti... Sevgi saygı simgesi. Gülleri evinin duvarına asıp kurutuyor ana... Onlara baktıkça oğlunu görür gibi oluyor... Hele Memet kervandaysa. Gözü gönlü kırmızı gülün kurumuş, gazelleşmiş demetinde ananın. Rüyaları hep Memet üstüne... REVAN yollarını düşlüyor hep. Kimi zaman kara saplanmış görüyor kervanı. Kanter içinde uyanıyor. hayra yormaya çalışıyor. Kimi geceler de toza dumana katılmış kervanın, atının eşeğinin devesinin bir toz bulutu içinde kayboluşunu düşlüyor. Bir hortum, yutuyor kervanı. Koca kervan döne döne göğe çekiliyor. Geride ne bir at, ne de bir deve, ne de insan kalıyor. Memet'i arıyor gözleri. Kara yağız, kaytan bıyık Memet, ellerini uzatıyor anasına. 'Tut ellerimi' diyor. Ama ne gezer. Anasının elleri boşlukta kalıyor. Sözün kısası günü gelip de kervan REVAN'dan dönene kadar bu böyle sürüp gidiyor. Kervanın dönüşünü dört gözle bekliyor. Bazen kışın yola saldığı oğlu yazın dönüyor .Bazen de tersi oluyor . Kervanın dönüşü, bayram gibi! Kimi kocasını, kimi yavuklusunu karşılıyor. Kimi analar da oğlunu. Sarılıp, ağlayanlar, sevinç gözyaşı dökenler. Yemen seferinden döner gibi. Gerçi savaş dönüşü değil ama; hastalığı sağlığı var... Karı var, ayazı var!. Bir de salgın hastalık söylentisi yayılmış. Veba hastalığı kırıp geçiriyor ortalığı. İlkin bir ateş sarıyor bünyeyi. Kusma, iltihap, baş dönmesi. En sonunda da sayıklama. Artık kurtuluşu yok. Sayıklaya sayıklaya götürüyor insanı. En erken üç gün. En geç yedi gün içinde başlıyor sayıklama... Kurduğu tüm dünya yok oluyor bir anda insanın. Sevgiliye özlem, alınan armağanlar. Söylenecek güzel sözler. ''Sensiz olamam. Sen benim her şeyimsin. Güne seninle başlıyorum. Seninle bitiyor gecem. Zaman yitirmemek gerek demiştin. Oysa günler su gibi geçti. Ne bir ses; ne bir nefes. Düşlerdeki yerin hariç. Oysa seninle her şeye yeniden başlayacaktık. Öyle demiştik. ''Yaşam o kadar kısa ki; hiç zaman yitirmek istemiyorum seninle olmak için''. Bunları sen söylemiştin. Sıcaklığın avuçlarımdaydı. Kuytu bir sokak arası mıydı?. Yoksa aşıklar yoluna girişte miydi? Bir tek gözlerin kalmış belleğimde. Bir de kuşların bitmeyen şakımaları. Ne de güzel batmıştı güneş. Alaca ışığın, alaca karanlığa dönüştüğü an. Akşam güneşinin, yavaş yavaş yok oluşu muydu güzel olan?. Yoksa alaca ışığın, alaca mutluluğa dönüştüğü an mıydı en güzeli. Bahar mı kokuyordu saçların. Yoksa gerçekten bahar günleri miydi? İşte böyle sevgili. Ben şimdi senden uzak. Seni sayıklıyorum. Ellerini tutabilsem yeniden. Yüzüme dokunsa saç tellerin. Ama ne gezer!. Kuytulardan kaybolmayı severim demiştin. Aniden yok oluyorsun düşlerimden. Ellerim boşta kalıyor. Hem anamın hıçkırığı niye. Uzattığım ellerimi tutsa ya! Ateşler içindeyim. Bildiğim türküleri mırıldanıyorum; yokluğunuzda. Gurbet elde baş yastığa gelende, Gayet yaman olur işi garibin, Gelen olmaz giden olmaz yanına, Bir çalıdır mezar taşı garibin. Bir çalının dibine gömüyorlar Memet'i. Söylenecek sözleri, sevgiliye, anasına özlemiyle birlikte örtüyorlar üstünü. Kara toprak alıyor bağrına. Gençmiş... Sevenleri varmış... Anası yavuklusu yol gözlüyormuş. Ecel bu! Kimini sele, kimini yele verir. Memet'i de Revan'da vebayla yakalıyor. Sayıklaya sayıklaya gidiyor Memet. Kucak dolusu kırmızı güller elinde kalıyor. Sevgiliye özlemi de dilinde!. Artık bir çalıdır mezar taşı Memet'in!. Bir tek Memet değil vebaya teslim olan. Kervanın çoğu kırılıyor. Sahipsiz mezar oluyor Revan ' da. Kalanlar perişan. Utangaç. Yaşıyor olmaktan utanıyorlar sanki... Sanki ölenlerin sorumlusu ölmeyenlermiş gibi... Ağır ağır Erzurum'a giriyor kervan. Analar, bacılar, sevgililer, oğullar, eşler... Meraklı gözlerle karşılıyor kervanı. Aradığını bulan sarmaş dolaş. Gözyaşları hıçkırıklara karışıyor. Aradığını bulamayanlar, ilk rastladığına soruyor. ''Oğlum Memet'im nerede. Birlikte çıktınız kervana. Nerede kaldı''. Sen sen ol da gel yanıtla. "İlkin kusma başladı. Sonra da bir ateş. En son sayıklama başladı. Tüm sevdiklerini bir bir sıraladı. Titreye titreye sayıkladı. Yedi gün dayandı Memet. Sonra... Sonra bir çalının dibine gömdük onu''. Gel de söyle bunu. Söyleyebil!. Hem de anasına... O ana deli olup dağlara düşmez mi?. Avuçlarını göğe açıp ol tabipten medet dilemez mi?. Kırmızı gülden merhemlik istemez mi?. Karayağızın güzeli oğlunu, canından parçayı alıp götüren ölüme, ilenmez mi? Ölümün hepsi kötü. Ana, baba, anneanne, dede. Hepsi kötü. Dün var olan... Soluyan, nefes alan; nefes veren. Bir anda yok artık. Yerinde yeller esiyor. Şekli şemali, son sözleri, yavaş yavaş yok oluyor. Belleklerden siliniyor. Yaşlı ölümü neyse ne! ''Öldü de kurtuldu" diyor insan. Ya gencecik ölümler. Muradı gözünde gidenler. Anadır, alıyor veriyor. veriyor alıyor. Oluru yok. Diline kırmızı gülleri doluyor. Ol tabipten medet diliyor. Olmuyor. Ver elini dağ yolları. Dilinde türküsü. Gönlünde oğlunun hayali. Deli olup dağlara düşüyor. O'nu son görenler elinde bir demet kırmızı gül, dilinde ''Kırmızı gül demet demet. Sevda değil bir alamet Şol Revan'da balam kaldı. Yavrum kaldı''... diye diye haykırdığını söylediler. Türkünün sözleri Kırmızı gül demet demet Sevda değil, bir alamet Balam nenni, yavrum nenni, Gitti gelmez ol muhannet, Şol Revan'da balam kaldı, Yavrum kaldı, Balam nenni, Kırmızı gül her dem olmaz, Yaralara merhem olmaz Balam nenni, Yavrum nenni, Ol tabipten derman gelmez Şol Revan ' da balam kaldı, Yavrum kaldı, Balam nenni. Kırmızı gülün hazanı, Ağaçlar döker gazalı, Karayağızın güzeli Şol Revan ' da balam kaldı, Yavrum kaldı, Karadır Kaşların Ferman Yazdırır Eskişehir - Seyitgazi yöresi Karadır kaşların ferman yazdırır, Bu aşk beni diyar diyar gezdirir, Lokman Hekim gelse, yaram azdırır, Yaramı sarmaya yar kendi gelsin. bilinen bazı hikayelere göre de türkü Malatyalı Fahri'ye ait diyenlerde var. ama Yaşar Özütürk türkünün kahramınını bulduğunu onunla söyleşi yaptığını söylüyor ve şöyle ilave ediyor "Karadır Kaşların Ferman Yazdırır türküsünün kahramanı MUSTAFA TUNA ile 14 ARALIK 2002 tarihinde SEYİTGAZİ deki evinde bir söyleşi yaptım Mustafa TUNA ,astım hastası..Zor nefes alıyor,arada bir yanındaki astım ilacı aletinden nefes çekiyordu. Zaman zaman konuşurken zorlandı. diyor ve -Sayın Mustafa Tuna yıl 1944...Siz Seyitgazi’lisiniz, komşu kızına tutuluyorsunuz. Ama babanız evlenmenize karşı çıkıyor. Neden? -Kızın babası Rum'dan dönme idi Babam Ben soyuma Rum kanı katmam’ diye itiraz etti. Kanımıza karışmasın dedi. Belki de isabetliydi. Düşüncesi öyleydi. Ama gönül ferman dinlemediği için, biz kızı kaçırmak zorunda kaldık. -Nasıl ve kiminle kaçırdınız? -Arabacı Raşit vardı. Arkadaşımdı. Kız nişanlanınca, biz Raşit’in arabasıyla kaçırmaya karar verdik. Benim aracı kadınlarım vardı. Haber getirip götüren... Onlardan kızın ertesi gün çeşmeye geleceğini öğrendim. Bir yandan da kızın kına hazırlığı var. Bu iş bitiyor, biz bunu önleyelim dedik. Kızın eviyle, Kuruçeşme arasında dar bir sokak var. Arabayı sokağın başına çektik. Birgün önceden de atları nallatmışız. Herşey hazır. Kız testileri su doldurup, omuzuna almış. Sokak dar kaçacak-göçecek yer yok. Sabahın da körü... Saat 7-8 gibi. Kızı yakaladım. Duvara çarptım. Omuzundaki su testileri kırıldı. Kucaklayıp arabaya attım. Atları kırbaçladık. Yola koyulduk. Kalabalık bir gündü. Arabacı yolu şaşırdı. Planladığımız yola gitmedi. Eskişehir yoluna saptı. Zaten arabacı Raşit saralıydı. Nöbeti tuttu, titriyor. Kız bağırıyor. Bir elimle kızın ağzını kapatıyor, ötekiyle Raşit’i tutuyorum. Yuları kavrayıp, atların sırtına bineceğim ama, bu defa ötekiler arabadan düşecekler. Atlar başı boş koşuyorlar. Aniden bir de karşıdan kamyon çıktı. Eskişehir tarafından geliyor. Kamyonu gören atlar ürktü, anayoldan çıkıp, orman yoluna saptı araba. -Ve ormanların gümbürtüsü başladı. Hangi ormandı bu? -KIZILTEPE ORMANI diyoruz. Şu karşıdaki orman, Eskişehir yolunda. Atlar ormanın içine daldı. O arada millet de peşimize düşmüş... Jandarma süvarisi bir yandan çevirdi; kızın nişanlısının akrabaları öte yandan. Üstümüze geldiler. Nihayet arabayı çevirdiler. Teslim olmak zorunda kaldık. -Alıp götürdüler sizi... -Götürdüler, tevkif ettiler..27 gün yattım. Sorgu hakimi samimi bir arkadaşımdı. Ben o zamanlar Halkevi çalışmalarına katılıyorum. Oradan tanışıyoruz. Beni hapishane bahçesinde volta atarken görmüş, işaret etti bana. Hayrola n’apıyorsun orada?’ diye sordu. Ben de ellerimi üstüste çaprazlayıp, tevkif edildim dedim. Gardiyanı gönderdi yaz, tahliyemi istiyorum de’ dedi. Yazdım, imzaladım. Sen aşağı in. Şimdi seni bırakacaklar’ dedi. Aşağı indim, beni tahliye ettiler. O zaman sorgu hakiminin yetkisi vardı. Ben tahliye oldum. Ama mahkeme devam ediyor. Dosya ağır cezaya, Eskişehire gönderildi. Duruşmaya çağırdılar. Mahkemeye gittim. İlk duruşmada beni tevkif ettiler. -Suç kız kaçırma tabii ki ? -Evet evet. 431’e 62 inci madde gereğince dava açıldı. Mahkeme devam ediyor. İkinci duruşmaya kardeşimle babam, RAZİYE’yi de getirdiler. -Babanız araya girdi yani? -Evet, babam araya giriyor, kızın ifade vermesini istiyor. Alıp mahkemeye kızı getiriyorlar. Ben gönlümle gittim. Beni kaçıran olmadı. Yaşım küçüktü,beni zorla evermek istediler, ben de Mustafa’ya rızamla kaçtım. Zorla filan götürülmedim.’ Bunlar zapta geçti. Savcı itiraz etti Kızın yaşı küçük, tanıklığı geçerli değil dedi. Ben de Sayın yargıç, akit kişiyi reşit kılar. O zaman küçüktü ama, olay olmuş. Kişi reşit sayılır dedim. Beraatimi ve tahliyemi istedim. İçeri girdiler, bir saat kadar kaldılar. Sonra kararı açıkladılar. Bir seneye mahkum edildim. Yalnız bu arada bir şey anlatmam gerek KARAKULAK diye biri var Seyitgazi’de... Varsıl. Benim onunla bir meselem var. Ben ilk 27 gün yatıp çıktığımda, peşime adam takıyor...Beni vurdurtmak istiyor. Adamın birine yüz lira veriyor. O da benim arkadaşımdı. Gelip bana durumu anlattı. Biz o yüz lirayla,gidip güzel bir rakı içtik. Sonra Karakulak’ı yolda çevirip rezil ettim. Beni vurdurtmak için verdiği yüz lirayla içki içtiğimizi söyledim. Boynuma sarıldı, gönlümü aldı. Dayı yeğen olduk. Aramız iyileşti. Ama sonradan öğrendim ki, bir senelik tevkifatımda onun parmağı var. Benim ceza almam için mahkemeyi etkilemiş. Yıl 1944, tek parti dönemi...Bu tür şeyler kolay oluyordu. Velhasıl biz bir yıl yatacağız. Ben temyiz ettim, fakat savcının kızı da mahkeme kaleminde memur olarak çalışıyor. Kayıttan geçirdiğim dilekçeyi, temyize göndermiyor. Ama dilekçenin tarih ve numarası elimde var. Bana karar tebliğ ediliyor, bakıyorum temyiz isteğim yok...Yazmamışlar. İtiraz ettim. Elimdeki tarih-numarayı gösterdim. Zaten tahliyeme iki ay kalmış. Gardiyana on lira verdim, yeni yazdığım dilekçeyi bakanlığa gönderdim. Tahkikat açıldı, müfettiş geldi. Haklı çıktım ama, bir sene yattım. -Siz bu arada olayı türküye mi döktünüz? -Ben Seyitgazi’deki ilk yirmi yedi günlük hapisliğimde, sazla türküyü söylemeye başlamıştım. Hapishaneden, dışarıya taştı türkü... Bütün Eskişehir’in dilinde. Öyle meşhur oldu ki türkü, Eskişehir yıkılıyor. Hapishanede berber Gazi vardı, idamlık. Seyitgazi’den. O beni koruyor. Kimse bana dokunamıyor hapishanede. Tatarlar var. "Leylalar" diye bir türkü söylüyorlar. Cümbüşün bini, bir para. Bizim türkü de her tarafa yayıldı. Ben günümü tamamlayıp çıkacağım sırada, Hakkı Efendi, yani kızın babası haber gönderiyor, "tahliye olduğunda doğruca bizim eve gelsin görüşelim" diyor. Ama babam kabul etmiyor. Ben babamı karşıma alıp da onlara gitmedim. -Yani görüşmediniz... -Ben kızla görüşüyorum, ama babasına gitmedim. Hatta hiç unutmuyorum, aracılar vasıtasıyla kız bana bir çevre göndermişti. Baktım olmayacak, babam reddediyor, 1948de terk-i diyar eyleyip, Ankara’ya gittim. Orada iş bulup çalıştım. İnşaatlarda çalıştım, taşeronluk yaptım. -Eşiniz Hikmet Hanımla nasıl tanıştınız? -Benim çalıştığım insanların akrabası idi. Her zaman görüyordum. Kısmetmiş, istettim evlendik. -Şimdi şunu öğrenmek istiyorum 'Karadır Kaşların Ferman Yazdırır Türküsü' bu anlattığınız yaşam öykünüzün yansıması mı? Yani size ait değil mi? -Bestesi de güftesi de bana ait. -Başka türkü yaktınız mı? -Şiirlerim çok, ama başka türküm yok. -Bu türkü çok tutuldu. Herkes kendinden bir parça buluyor bu türküde... Öğrenmek istiyorum Karadır Kaşların Ferman Yazdırır’ ne demek sizce? -Yani hatıra yazdırıyor demek. -Kaşları kara mıydı? -Karaydı, çok da güzeldi rahmetli canım ...Burada Mustafa Tuna’nın gözleri doluyor... Ağlamaklı oluyor -Bu aşk beni diyar diyar gezdirir’... -Gezdirdi, uzun yıllar gurbette yaşadım. Yirmi iki yıl Seyitgazi’ye hiç gelmedim... -Lokman hekim gelse, yarem azdırır’... -Çare yok yani... -Çare yok Yaremi sarmaya yar kendi gelsin’ -Çok sözleri var türkünün ...Ama unutmuşum. Anası Ümmü de babası Hakkı, Bizi ayırmaya var mıydı hakkı, Kuruçeşme suyu çağlayıp akar, Anası çıkmış da yollara bakar.’ -Anasının adı Ümmü, babasının adı da Hakkı mıydı? -Ormanların gümbürtüsü başıma vurur, Sevdiğimin hayali karşımda durur.’ ne demek? Atlar ormana girdi ya...Onu kastediyorum. -Kızıltepe ardıçları sallanır, Birgün evvel atlarımız nallanır’. Bir gün evvel Raşit atları nallatıp, arabayı hazırlamış yani...Öyle mi? -Evet evet...Kızıltepe ormanı da Eskişehir yolu üzerindeki orman... -Sonra Hikmet Hanımla evlendiniz. Siz mutlu oldunuz, karşı tarafın durumu n’oldu? -O çok üzgün öldü canım... -Yakında mı öldü? -1989’ın 21 Temmuz’unda öldü. Şu şiirle andım ben.. Açmış kollarını kara toprak, Seni bağrına basmak için, Niçin niçin niçin, Çektiğin ızdıraplar için.’ Sözün burasında Necati Albay, araya giriyor. -Mustafa Abi, senin türküde unuttuğun yeri ben hatırlatmak istiyorum. Dolana dolana geldim bacana, Çay mı demletirsin Kadir kocana, Danıştın da mı geldin Sultan Elif Hocana Ölüm ver Allahım, ayrılık verme’ -Bunlar kim? -Necati Albay Kadir evlendiği adam, Sultan Elif de , Demirci Guru Memed’in kardeşi, aracılık yapıyormuş. -Benim yirmiyedi günlük hapisliğimde düğün yapıldı, evlendi. Altı ay, bir sene kocasıyla kaldı. Benim için ifade verdikten sonra, kocasının evine gitmedi, babasının evine döndü. İşte o zaman babası hapisten çıkınca doğru bize gelsin dedi. Resmen boşanmamışlardı; ayrıydılar. Babam da rıza göstermeyince ben buraları terkettim. -Ne zaman terkettiniz; kaç yıl sonra döndünüz Seyitgazi’ye? -1948 yılında terkettim; 1975 yılında döndüm. Çocukların çoğu gurbette doğdu. -Necati Albay Babasıyla küsken arada bir Köylü Gazetesi’ gönderirdi Seyitgazi’ye. Beni de aralarına alırlardı, babası Ahmet Amca bana okuturdu gazeteyi. Mustafa Abi’nin haberini öyle alırdık. -Mustafa Bey, siz uygar bir insansınız, türkü yakanların duygusallığı fazladır. Hayatını o türküye bağlar, etkisinden kurtulamaz. Ama siz bunları aşmışsınız. Mutlu bir evlilik yapmışsınız. Meslek edinmişsiniz. Yetişkin çocuklarınız var. Yaşamda başarılısınız. Ama burada benim öğrenmek istediğim şey şu; kızı başkasına zoraki vermeleri, babanızın da itirazı mı sizi etkiledi? Olayın nedeni bu mu yani? -Evet. -Kız ile sonra hiç karşılaştınız mı? -Kocası öldükten sonra bir iki karşılaştık. Ailesiyle sürekli görüşüyoruz. Tabii konu hassas olduğu için kimse üstüne gitmiyor. -Mustafa Bey, peki bu türkü burada, Seyitgazide doğmuş, Zonguldak’a nasıl maledilmiş? -Vallahi bilmiyorum ki... -Necati Albay Ağabey benim hatırımda kalan şu; ben sana hatırlatayım da sen ne dersen de... Bu türküyü sen Zonguldak’ta çalışırken, hani orada bir yerde çalışmışsın ya! -Bartın’da ... -Hah!. Oralarda çalışırken, Zonguldak türküsü diye verdin. Buraya maledilmesin, aileler üzülmesin diye. Benim hatırladığım, 1975’te sen buraya döndüğünde seninle konuştuk. O zaman sen bana böyle anlattın. -Bu hastalık bende unutkanlık yaptı. Birçok şeyi hatırlayamıyorum. Türkünün çok sözünü de unuttum. Hatıra defterim vardı. Onu da yaktım. -Şimdi işi yerine oturtmak gerek. Bu türkü Seyitgazi’li iki gencin yaşadığı olay üstüne yakılmış. Olayın taze olması nedeniyle kimi ayrıntılar gizlenmiş. Ama artık olan olmuş, ölen ölmüş... Gerçek neyse ortaya çıksın. Türkü de doğduğu yere maledilsin. -Elli altmış sene geçti aradan. Ben yazdığım şeyleri hatırlamıyorum -Bartın’da ne iş yaptınız? -Tapu Kadastro’da çalışıyordum. Geçici görevle gittim. 1950’li yıllar olsa gerek. -Mustafa Bey, bu bir fikri ürün. Araba üretmek, tarlada bir şey yetiştirmek gibi... Fikir üretimi... Size ait olan bu ürünü başkaları sahiplenmiş. Hem de siz sebep olmuşsunuz. Allah gecinden versin size bir şey olsa, bina mal-mülk geçer gider. Ama bunlar kalıcıdır. Bunlarla anılırsınız. -İşte bilmiyorum gayri... Benim adıma bir şey kaydettirmedim. Kimse üzülsün istemedim Necati Albay elindeki dizeleri okuyor. Minareye çıkıp bize baktılar, Arkamıza candarmayı taktılar, Arabada sarılıp da yattılar, Ölüm ver Allahım ,ayrılık verme.’ -Necati Bey daha iyi biliyor. Halka malolmuş. Ben unutuldum artık, halkın oldu türkü. -Necati Bey, siz bir ay öncesine, yani 3 Kasım 2002 seçimlerine kadar DSP Eskişehir Milletvekili idiniz. Benim de çok eski bir arkadaşımsınız. Bana da bu türküyü araştırmam için yardımcı oldunuz. Anlaşılıyor ki, Karadır Kaşların Ferman Yazdırır’ türküsü, doğduğu yere mal edilmemiş. TRT kayıtlarında Zonguldak görünüyor. Oysa olay burada, Seyitgazi’de geçmiş. Sizin de çocukluk anılarınızda yeri var. Bana bu türkünün bu bölgeye ve Mustafa Bey’e ait olduğunu nasıl açıklayabilirsiniz? -Şimdi Yaşar’cığım, Mustafa Abim, benim çok sevdiğim birlikte olduğum, beraber gün geçirdiğim bir kişi. Mustafa Abi yetişme çağında, Seyitgazi’yi terketti gitti. Nedeni bir kız kaçırma olayıdır. Mustafa Abi’nin babası ile de yakınlığım vardı. Zaman zaman bir araya geldiğimizde, 'Ah oğlum, benim bir oğlum var, şimdi buralarda değil’ der iç geçirirdi. -Bu olaya müdahalesinden ötürü üzüntü duyar mıydı? -Duymaz mıydı? Ben gerçekten Mustafa Abi’yi çok merak ederdim. Onu tanımamıştım. Ama Ahmet Amca’nın anlatımından biliyordum. Nerede olduğunu bilmezdim. Ama zaman zaman ondan Köylü Gazetesi gelirdi. Kahvede oturan ihtiyarlara gazeteyi okurdum. Yani benim bu aileyle böyle bir yakınlığım vardı. Bu Köylü Gazetesi, Ahmet Amca ile oğlu arasında ve bizler arasında bir iletişim aracıydı. Sonra aradan yıllar geçti, sanıyorum 70’li yıllardı. Mustafa Abi emekli oldu. Seyitgazi’ye geldi. Tanıştık. Bu şimdi içinde bulunduğumuz evleri yaptırdı. Buraya yerleşti. Dostluk öyle başladı. -Bu türkünün ona ait olduğu konusu... -Bu türkünün ona ait olduğunu bilmeyen yoktur Seyitgazi’de... Türkünün sözlerinde geçen yerler de Seyitgazi’nin yer adlarıdır. Örneğin Kızıltepe, Eskişehir’den Seyitgazi’ye gelirken yol üstünde gördüğümüz tomruk yığılı tepenin adıdır. Ve de ardıçlar vardır. Ardıçlık’ denir. Bu da geçiyor türküde. Kızıltepe’nin altında deve yolu vardır. Develerin gümbürtüsü’ diye geçiyor. Eskiden deve kervanları bu yoldan geçerdi. Boyunlarında çanlar vardı. Develerin gümbürtüsü , başıma vurur’ lafı da budur. Yani Derelerin gümbürtüsü’ değil...’Develerin gümbürtüsü’ dür o. Ve bu da Kızıltepe’nin yanından geçen deve yoludur. Kahramanları belli olan Karadır Kaşların’ türküsü Seyitgazi’de yaratılmış bir türküdür. Ama Mustafa Abi bunu kimseye zarar vermemek için geçici olarak çalıştığı Zonguldak’a maletmiştir. Çünkü aileler rencide olsun istemiyordu. Kız evlenmişti. Çocukları vardı. Böylece türkü oradan halka maloldu. Her Seyitgazi’li bu türkünün olayını bilirdi. Vaktiyle bu türkü radyodan çalınırken, Seyitgazi’liler olaya duydukları saygıdan ötürü radyolarını kapatırlardı. Yani sözün kısası bu türkü sazıyla, sözüyle Seyitgazi’lidir. Mustafa Abi’nin yaşam öyküsüdür. -Peki Mustafa Bey sizin eğitiminiz neydi? -Burada Seyitgazi’de o zaman ortaokul yoktu. İlkokulu burada bitirdim, Kalecikte ortaokul diploması aldım. Tapu Kadastro’ya girdim. Orada tekamül kurslarına devam ettim. Kademe kademe ilerleyip, tapu müdürlüğünden emekli doğumluyum. -Mustafa Bey sizi bu hasta halinizde epeyce yorduk. Çok teşekkür ederim. Ama önemli bir saptama yaptığımıza inanıyorum. Eğer izin verirseniz, türkünün kimliğinin değişmesi için gerekli girişimleri yapacağım. MESAM ve TRT’ye bu anlattıklarınızı aktaracağım. Türk Halk Müziğimizin önemli ürünlerinden biri olan Karadır Kaşların Ferman Yazdırır türküsünün’nün asıl kaynağına, yani SEYİTGAZİ’ye ve şahsınıza kaydedilmesi için çaba göstereceğim. -Kimseye zarar gelsin istemiyorum. Hatta kızın adı hiç geçmese iyi olur. Gerisi size kalmış, naparsanız yapın Türkünün sözleri Karadır kaşların ferman yazdırır, Bu aşk beni diyar diyar gezdirir, Lokman Hekim gelse, yaram azdırır, Yaramı sarmaya yar kendi gelsin. Ormanlardan aşağı aşar geçerim, Nazlı yari kaybettim ağlar gezerim Ormanların gümbürtüsü, başıma vurur, Nazlı yarin hayali karşımda durur. Karadır kaşların benzer kömüre, Yardan ayrılması zarar ömüre, Kollarımdan bağlasalar demire, Kırarım demiri, giderim yare. Ormanlardan aşağı aşar giderim, Nazlı yari kaybettim,ağlar gezerim, Ormanların gümbürtüsü, başıma vurur, Nazlı yarin hayali karşımda durur. Uzaklara gittim,gelirimdiye, Tabancamı doldurdum vururum Hiç aklıma gelmez ölürüm diye, Ölüm ver Allahım ayrılık verme. Ormanlardan aşağı aşar giderim, Nazlı yari kaybettim,ağlar gezerim, Ormanların gümbürtüsü, başıma vurur, Nazlı yarin hayali karşımda durur. Üç güzel oturmuş karaya bakmaz, İnsan sevdiğini dilden bırakmaz, Hey Allahtan korkmaz, kuldan utanmaz, Gönül defterinden sildin mi beni. Ormanlardan aşağı aşar giderim, Nazlı yari kaybettim,ağlar gezerim, Ormanların gümbürtüsü, başıma vurur, Nazlı yarin hayali karşımda durur. KAYNAKLAR 1-TRT Müzik Dairesi Y. THM Sözlü Eserler Antolojisi -2 Sayfa 519,Yöre Zonguldak,Kaynak , Derleyen 2-TRT Müzik Dairesi Seçmeler, 1998 2. Baskı Sayfa 314,315 YöreZonguldak, Kaynak Feriha Özen, Derleyen Ataman 3-Folklor ve Türkülerimiz, Mehmet Özbek Ötüken baskı 1981,Sayfa175, Yöre Giresun, Kaynak kişi Feriha Kınalı Yüksek Yüksek Tepelere Ev Kurmasınlar Tekirdağ - Malkara yöresi Bu öykü Malkara köylerinden alınmış olup belli bir kişinin dilinden yazıya geçirilmiş değildir. Çevrede herkes tarafından bilinen bir öyküdür. Söylentiye göre, çok eskiden köyün birinde Zeynep isimli çok güzel bir kız vardır. Onaltıya yeni bastığında Zeynep'i köylerindeki bir düğünde aşırı yabancı köylerden gelen Ali isimli bir genç görür. Ali Zeynep'i çok beğenir ve köyüne döndüğünde kızın babasına hemen görücü gönderir. Zeynep'i Ali'ye verirler. Kısa bir zaman sonra düğünleri olur. Ali, Zeynep'i alıp aşırı köyüne götürür. Zeynep'in gelin gittiği köy ile kendi köyü arası üç gün üç gece çeker. Bu kadar uzak olduğundan dolayı Zeynep, anasını babasını ve kardeşlerini tam yedi yıl göremez. Bu özlem Zeynep'in yüreğinde her gün biraz daha büyüyerek dayanılmaz bir hal alır. Köyün büyük bir tepesinde bulunan evinin bahçesine çıkarak kendi köyüne doğru dönüp için için kendi yaktığı türküyü mırıldanır ve gözleri uzaklarda sıla özlemini gidermeye çalışırmış. Oysa kocası, Zeynep'in bu özlemine pek aldırış etmez. Kaldı ki eski sevgisi de pek kalmadığından kendini fazlaca horlamaya, eziyet etmeye başlar. Sonunda bu özlem ve kocasının horlaması Zeynep'i yataklara düşürür. Gün geçtikçe hastalığı artan Zeynep'in düzelmesi için, köyden gelip gidenler de anasının babasının çağrılmasını salık verirler. Başka çare kalmadığını anlayan Zeynep'in kocası da anasına babasına haber vermeye gider. Altı gün altı gecelik bir yolculuktan sonra bir akşam üstü Zeynep'in anası babası köye gelirler, Zeynep'i yatakta bulurlar. Perişan bir halde Zeynep hala türküsünü mırıldanmaktadır. Aynı türküyü anasına babasına da söylemeye başlar. Çevresindeki bütün köy kadınları duygulanıp göz yaşı dökerler. Annesi fenalıklar geçirir ve bayılır. Zeynep hasretini giderir, giderir ama artık çok geç kalınmıştır. Bir daha onmaz, sonu ölümle biter. Herkes Zeynep için göz yaşı döker. İşte o gün bu gündür bu türkü ayrılığın türküsü olarak söylenip durur. Türkünün sözleri Yüksek yüksek tepelere ev kurmasınlar Aşrı aşrı memlekete kız vermesinler Annesinin bir tanesini hor görmesinler Uçan da kuşlara malum olsun ben annemi özledim Hem annemi hem babamı hem köyümü özledim Babamın bir atı olsa binse de gelse Annemin yelkeni olsa uçsa da gelse Kardeşlerim yolları bilse de gelse Uçan da kuşlara malum olsun ben annemi özledim Hem annemi hem babamı hem köyümü özledim Kaynak Türk Halk Müziği ve Oyunları Sayfa 164 Cilt1 Sayı4 Yıl1 - 1982 Çok Şey Temel ile Dursun birlikte meyhaneye girerler. Birer rakı isteyip bir tek atarlar. Sonra ikincileri isterler... Bu sırada Temel sorar - Ula Tursin. Akluma takildu. İçi içi taha ne eder? Dursun - 4 eder uşağum. Rakılar gelir ikinci kadehleri de içerler. Birer tane daha isterler. Kadehler gelirken Temel yine sorar - Ula Tursin. Akluma takildu. Peçi tört tört taha ne eder? Çok Şey hakkında devamını oku » 3235 İlk Hafta Sıkabilir Temel ayakkabı mağazasına gidip yeni bir ayakkabı almış. Satış personeli "Beyefendi bilginiz olsun ayakkabı ilk bir hafta biraz sıkabilir" diye Temel'i uyarmış. Temel de ayakkabıyı alıp çıkmış. Aldığı ilk hafta da giymemiş. 20799 Bir Tane Daha Temel sahilde yürürken, ağzı mantarla kapatılmış bir şişe bulur. Merak edip mantarını çıkarınca birden içinden bir cin çıkar. Cin - Beni hapsolduğum bu şişeden kurtardın. Üç dilek hakkın var. Dile benden ne dilersen sahip! der. Temel - Cebimde param hiç bitmesin! der. Bir Tane Daha hakkında devamını oku » 3719 Temel Dersanede Temel ingilizce öğrenmek için dersaneye yazılmış. İlk derste genel olarak işlenecek konulardan bahseden öğretmen İngilizce "come" yani "gel" kelimesinden bahsetmiş. Temel dayanamayıp öğretmene sormuş - Öğretmenum peçi ha pu nasul iştur? "Come" yazayisun, "kam" okuyisun. Peçi "cel" olduğuni nerten anlayisun?... 18763 Pilav Lokantada bir adam garsona seslenmiş; "Bana bir pilav... Üzerine de et!" Temel biraç masa geride kedi kendine cık cık yapmış; "Ula garson" demiş. "Pana ta pilav ama üzerune etma!..." 18073 Sayfalar A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z Yörelere göre türküler Türküler A Bre Sülüman Aga Yöre Kırklareli TRT Repertuar No 02667 Kaynak Kişi Faruk Yılmaz Derleyen TRT İstanbul Notaya Alan Yücel Paşmakçı türkü sözü türkü notası albüm A Buğdeyim Buğdeyim Yöre Kütahya / Domaniç TRT Repertuar No 03985 Kaynak Kişi İbrahim Bilgili Derleyen Talip Özkan türkü sözü albüm A Gız Senin Adın Dudu Yöre Afyon TRT Repertuar No 01345 Kaynak Kişi Abdullah Uluçelik Derleyen Muzaffer Sarısözen Notaya Alan Muzaffer Sarısözen türkü sözü türkü notası albüm A Gızım Sana Potin Alayım Mı Yöre Mersin / Silifke TRT Repertuar No 00141 Kaynak Kişi Folklor Ekibi Derleyen İstanbul Belediye Konservatuarı Notaya Alan Yücel Paşmakçı türkü sözü türkü notası albüm A Güzel Dolan Da Gel Yöre Erzurum TRT Repertuar No 01487 Kaynak Kişi Muharrem Akkuş Derleyen Yücel Paşmakçı Notaya Alan Yücel Paşmakçı türkü sözü türkü notası albüm A İstanbul Sen Bir Han Mısın Yöre Kütahya TRT Repertuar No 00163 Kaynak Kişi Hisarlı Ahmet Derleyen Mustafa Hisarlı Notaya Alan Mustafa Hisarlı türkü sözü türkü notası albüm A Kızım Sana Potin Alayım Mı Yöre Antalya / Elmalı TRT Repertuar No 03778 Kaynak Kişi Mehmet Görgülü Derleyen Cevat Uyanık türkü sözü albüm A Sevdiğim Pir Misin Yöre Manisa / Soma/Tarhala Köyü TRT Repertuar No 02546A Kaynak Kişi Yöre Ekibi Derleyen Nihat türkü sözü albüm A Sevdiğim Yakın Gel Tara Leyli Yöre Uşak / Eskisaray Köyü TRT Repertuar No 05044 Kaynak Kişi Cemal Ünlü Derleyen Mehmet Karadedeli türkü sözü albüm Aba Da Bir Kebe De Bir Giyene Yöre Çorum TRT Repertuar No 00497 Kaynak Kişi Sabite Taşkaya-İfakat Yaykar Derleyen Muzaffer Sarısözen Notaya Alan Muzaffer Sarısözen türkü sözü türkü notası albüm Abacılar İnişi Saatimin Gümüşü Yöre İzmir / Bergama TRT Repertuar No 00917 Kaynak Kişi İsmail Aloğlu-Hüseyin Ayalp Derleyen Muzaffer Sarısözen Notaya Alan Muzaffer Sarısözen türkü sözü türkü notası albüm Abalımın Cepkeni Abalı Zeybeği Yöre Aydın TRT Repertuar No 00941 Kaynak Kişi Nazmi İlyas-Ahmet Yamacı Derleyen Muzaffer Sarısözen Notaya Alan Muzaffer Sarısözen türkü sözü türkü notası albüm Abaz Zeybeği Yöre Denizli / Acıpayam TRT Repertuar No OH477 Kaynak Kişi Halil İbrahim Koç Derleyen Halil Yüreğilli Notaya Alan Halil Yüreğilli türkü notası albüm Abdal Olsam Şallar Giysem Ağnime Yöre Tokat / Zile TRT Repertuar No 01458 Kaynak Kişi Murtaza Kurt Derleyen Arif Meşhur Notaya Alan Arif Meşhur türkü sözü türkü notası albüm Abdurrahman Halayı Yöre Sivas TRT Repertuar No OH093 Kaynak Kişi Yöre Ekibi Derleyen Muzaffer Sarısözen Notaya Alan Muzaffer Sarısözen türkü notası albüm Abur Cubur Adam Aşık Mahzuni Şerif türkü sözü albüm Acem Kızı Yöre Kırşehir TRT Repertuar No 01398 Kaynak Kişi Çekiç Ali Derleyen Osman Özdenkçi Notaya Alan Osman Özdenkçi türkü sözü türkü notası albüm Acem Ülkesinde Eyleşdim Galdım Yöre Erzurum TRT Repertuar No 01370 Kaynak Kişi Muharrem Akkuş-Arif Sağ Derleyen Yücel Paşmakçı Notaya Alan Yücel Paşmakçı türkü sözü türkü notası albüm Acep Bir Karuban Hane Bu Dünya Yöre Erzurum TRT Repertuar No 03240 Kaynak Kişi Abdurrahman Demir Derleyen Mehmet Çalmaşır türkü sözü albüm Acı Biberim Acı Yöre Balıkesir / Bandırma TRT Repertuar No 01417 Kaynak Kişi Kemal Karasüleymanoğlu Derleyen Ahmet Yamacı Notaya Alan Ahmet Yamacı türkü sözü türkü notası albüm Acı Ölüm Sıddık Doğan Notaya Alan Ünal Günsay türkü sözü türkü notası albüm Acılar İçimde Kaldı Lütfü Gültekin türkü sözü albüm Acılarım Hiç Dinmiyor Şu Gönlümün Sultanı Olsan Söz Gülşen Koçer Müzik Kenan Çallı türkü sözü albüm Aç Kapıyı Ben Geldim Yöre Karabük / Safranbolu TRT Repertuar No 00510 Kaynak Kişi Mistan Kürkçü Derleyen Muzaffer Sarısözen Notaya Alan Muzaffer Sarısözen türkü sözü türkü notası albüm Açar Burcu Burcu Kokar Bizim Bahçenin Gülleri Pir Perişah türkü sözü albüm Sayfalar 1 [2] [3] [4] [5] [6] [7] [8] [9] [10] [11] [12] [13] [14] [15] [16] [17] [18] [19] [20] [21] [22] [23] [24] [25] [26] [27] A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z Yörelere göre türküler

karadeniz türküleri ve yaşanmış hikayeleri